Çırpınış

57.2K 2K 85
                                    

Evin önüne geldiğimizde istemsizce hâlâ ağlıyordum, Burak'a teşekkür dahi etmeden inip eve doğru ağır adımlarla yürüdüm. İlk kez kendimi bu kadar dinlenilmemiş hissediyordum, neden kimse evlenmek istemediğimi anlamıyordu üstelik okurken ve neden Kemal!

Zaten Kemal beyefendin sözlerine bakılırsa bugün onun sesinde hissettiğim ucubelik hissi, söyledikleriyle fazlasıyla örtüşüyordu. Kapıyı açmak için çantam da anahtarı ararken bulanmış buğulu gözlerle bulmaya çalışmam, negatif sonuç vermişti çantayı yere atıp. Apartman merdivenine oturduğum da Zehra çantam da anahtarı aramaya devam ediyordu. Demir diş kapının o tok açılma sesini duymamla Zehra beni oturduğum yerden kaldırmıştı. Yavaş adımlarla iç basamakları aştığımda Zehra asansörü çağırıyordu canım yürümek bile istemiyordu. Birileri hayallerimi umutlarımı elimden almış gibi hissediyordum, yanında bir de aşağılanılmışlığım vardı.

Asansör geldiğinde dairemizin bulunduğu üçüncü katta çıkmak için basmıştı, başımı asansörün duvarına yasladığımda çok geçmeden kapı açılmıştı. Güç adımlarla kapının önüne geldiğimde, Zehra hızlı bir şekilde açmıştı, eve girdiğim de hâlâ tek kelime etmemiştim ve usul usul gözlerimden yaşlar inmeye devam ediyordu. Ayağımdaki spor ayakkabıları fırlattır gibi çıkardıktan sonra kaplumbağanın rahatlıkla kazanabileceği hızdaydım, ayağımı süre süre odama girmiştim en sonunda.

Üstümü dahi indirmeden kendimi yatağa bırakıp bacaklarımı kendime çekmiştim. Zehra'nın güçlü kollarını beni sarıp sarmaladığını hissettiği de bir tek beni o anlıyordu. Sessiz sessiz dökülmeye devam ediyorlardı inci tanelerim, kapının açılma sesiyle bizimkilerin geldiğini anladım. Ayak seslerini dinlediğimde odama doğru daha çok yaklaşıyordu ses,  biri geliyordu ve  büyük ihtimal annemdi. Gözlerimi sıkıca kapatıp uyuyormuş gibi davranmaya başlamıştım, odanın içerisine geldiğinde yatağa doğru yaklaştığını hissettim sonra ayak ucumuzdaki pikeyi alıp ikimizinde üzerine örtüp kapıyı çekmişti arkasından.

Annemin gitmesiyle gözlerimi açmam bir olmuştu, ben buradayım der gibi elinin harekettini hissettim Zehra'nın öylece yatağımın karşısındaki cama bakmaya başladım sessizce gözlerimden süzülen yaşla birlikte.

Saate baktığımda çoktan gece yarısını geçmişti, hafifçe arkamı döndüğümde Zehra uykuya teslim olmuştu. Sessizce yataktan kalktığımda ağır adımlarla pencereme doğru yürüdüm ve dışarı baktım. Etraf sessizleşmişti, sokakta geçen hiç kimse yoktu sarhoşların dışında. Parmak uçlarımda yürüyerek odadan çıktığımda mutfağa doğru gittim, ışığı açtığımda etrafta kimse yoktu. Bir bardak su alıp masaya bıraktım sessiz olacak şekilde sandalyeyi çekip oturdum, sandalye üstünde ayaklarımı kendime doğru çekmiştim sadece düşünmeye ihtiyacım vardı.

O sıra kapının eşiğinde bir gölge belirmişti, başımı çevirdim annem bana bakıyordu bu saat olmuş o da uyuyamamıştı. Yanıma gelip sıkıca sarıldığında yeni yeni dinmiş göz yaşlarım, tekrar yerini almaya başlamıştı. Benden ayrıldığında dolabı açıp sütü çıkardıktan sonra bana ve kendine cezvede kaynatmaya başladı.

Ne zaman uyuyamasam ya da canım sıkın olsa nedense annem hep bana bir bardak süt kaynatırdı ve her seferinde iyi gelirdi ama bu dediğim bu defa söz konusu değil gibi gözüküyordu. Süt kaynadığında her ikimizede birer bardak doldurup masaya oturdu, uzun bir süre böyle, hiç konuşmadan sessizce dururuz diye düşünmüştüm ama annemin pek öyle niyetti yok gibiydi;

"Konuşmak ister misin? Zeyno"

"Ne hakkında anne!" Sesim istemsizce yüksek çıkmıştı.

"Olanlar hakkında"

"Siz zaten benim yerimede konuşup karar almışsınız! Üstelik bana sormadan danışmadan şimdi neden konuşmak istiyorsun ki bu konu hakkında anne"

Tutkulu Mücevher (Tamamlandı)Where stories live. Discover now