Uyan sevgilim bak ben geldim..

12.4K 547 4
                                    

Zeynep

Kucağımda Yiğit Turab ile yoğun bakım önünde sabah etmiştim, cam önünde öylece duruyordum. Bana ne ses veriyordu ne de tepki belkide burada olduğumu hissetmiyordu bile, ama biz hissediyorduk Kemal'in orada yattığını bebeğimle hissediyorduk. İkimizinde içinde derin bir acı vardı minik bebeğim biliyordu babasının hasta olduğunu huzursuzluğu ondandı hep.

Omzumda kol hissettiğim yavaşça başımı yana doğru çevirmiştim, komiser Hakan'dı. Elinde iki karton bardakta çay vardı. Birini bana doğru uzatmıştı cevap vermeden almıştım tekrar cama doğru dönüp izlemeye devam etmiştim. Neden gitmiyordu bu komiser onuda anlamıyordum, herkesi göndermeyi başarmıştım ama onu gönderememiştim;

"Yorulmadınız mı? Kemal bey uyandığında eminim ki ararlar bebekle burada durmak yerine gitseniz?"

"O gitmek aslında söylemesi çok kolay öyle değil mi?" Yiğit başını çevirmiş diğer yöne yatmıştı ana kucağını bulandan allah razı olsun.

"Biliyorum kolay değil ama bebekle kendinizi yormayın"

"Yorulmuyorum, gidersem bunu Kemal hisseder ve onu tamamen bıraktığımı düşünür o yüzden gidemem. Bırakamam gözlerini açtığında beni ve bebeğimi görmeli"

"Ama hastane ortamı küçük bir bebek için sağlıklı olamaz"

"Bebeğimi koruyorum ben, ikimizede bir şey olmaz"

"Zeynep" demişti komiser ilk kez sizli bizli konuşmamıştı ve bu canımı sıkmıştı; "Yorgun bedenin daha ne kadar dayanabilecek sanıyorsun" başımı hızla çevirmiştim.

"Kemal uyanıncaya kadar gitmeyeceğimi bunu anlamak bu kadar zor olamamlı. Üstelik siz neden gitmiyorsunuz"

"Çünkü sizi anlıyorum ve yardımcı olmaya çalışıyorum"

"Beni göndermeye çalışarak mı? Beni anladığınızı düşünmüyorum"

"Zeynep ben karımı bu hastanede kaybettim, bebeğimizle birlikte günlerce ayrılmadım bu camdan gözlerini açar diye ama açmadı bebeğimizide alıp ebediyeti gitti" dediğinde öylece baka kalmıştım ve eklemişti Kemal bakarak; "o da komiserdi, göreve gitmemesini söylemiştim içimde tuhaf bir his vardı onu kaybedeceğime dair ama inatçıydı hiç bir zaman emirlerime uymazdı. Ben başka görevdeyken ekiple gitmiş" durmuş Kemal'e derin derin bakıyordu sanki orada yatan benim kocam değil komiserin karısıymış gibi bakıyordu.

"Nasıl vurulmuş"

"Olay yerine gittiklerinde adamları çevreye yaymış hiç bir zaman onun tek kalmasını istemezdim ama tek kalmış dikkatli bir şekilde içeri girdiğinde çatışma başlamış" sanki yaşıyordu gözleri dolmuştu; "Destek ekip istediklerinde olay yerine yakın olduğumuz için biz görevlendirildik. İçeri girdiğim de öylece yerde yatıyordu cansız gibi, bende senin gibiydim Zeynep hiç bir şey yapmadım olduğum yere çöküp kaldım ambulans geldiğinde ağır yaralıydı. O gün bebeğimiz olacağını öğrenmiştim bilsem ne yapar eder göndermezdim. O yüzden Zeynep seni iyi anlıyorum hemde tahmininden bile çok"

"Ben bu kadar büyük bir acın olduğunu bilmiyordum" gerçek buydu işte dışardan bakınca kimin acısı fazla kimin acısı az görmüyorduk.

Getirdiği çaydan bir yudum aldım ve izlemeye devam ettim, hiç hareket etmeden uyuyordu sevgilim cihazlara bağlıydı bu halini hiç sevmemiştim daha doğrusu tanımıyorum bu halini tanımak istemiyorum üstelik. Kim tanımak isterki böyle sevdiğini can yakıyor ölümü getiriyor sevdiğine öylece makinelere bağlı bir şekilde yattığını görmek, hani nerede o güç, nerede gurur bazen insan aşka yenik düşmeli gurura değil ama bizler öylesine bencilizki sevdiğimizi kaybedecekmişiz gibi düşünmüyoruz sanki onlar ölümsüz.

Tutkulu Mücevher (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin