Kına gecesi - 2

25K 947 43
                                    

Multi medya : Zeynep'in özel tasarımlı ayakkabıları...

Zeynep

Dudakları, alınımdan uzaklaştığında şaşkınlık içinde ve de hayranca bana bakıyordu, biran saçlarımı fark etmedi diye düşünsemde söyledikleri karşısında şaşkınlık içerisindeydim;

"Çok güzel olmuşsun tutukulu mücevher, beni sana yine yeniden aşık ettin. Bu arada saçlarını fark etmedim sanma, eski saçlarını daha çok sevsem de bu renk sana yakışmış"

"Beni gerçekten beğendin mi?"

"Beğendin mi? Yetersiz kalır sevgilim. Yarını iple çekiyorum" yüzüm kızarmıştı bundan eminim, tüm bedenimi alev almıştı birden bire.

"Herşeyin değişebilir, saçın, giyimin, fiziğin, güzelliğin ama ne olursa olsun sevgilim şu utandığında kızarman var ya ne olursa olsun onu kaybetme" dudakları yanaklarımla buluştuğunda tüm bedenimin alevi daha da yükselmişti. Elimden tutup beni kuaför den çıkardığında birden bire konfetiler patladı ve alkış kıyamet koptu aynı zaman da flaşlarda ardı ardına patlamıştı. Dışarı da bizi bekleyen onca kameranın ne zaman geldiğinin farkında dahi değildim. Hadi geldiniz benim burada olduğumu nereden biliyorlardı. Ufuk ile Zehra'ya baktığımda yan yanalardı ve kulaktan kulağa bir şeyler konuşuyorlardı aralarındaki bu yakınlık benim canımı sıkmaya başlamıştı ama bu meseleyi düğünüm den sonraya bırakıyordum.

Kemal kısa ve hızlı sorulan sorulara cevap verirken bizimkileri yavaştan araçlara binmeye başlamıştı ve kuafördeki eşyalarım aynı zaman da yerleştirilmeye başlamıştılar. Kemal'in cevap vermesi son bulduğunda el elle arabasını doğru ilerledik, her ikimiz de arka koltuğa oturmuştuk, Ufuk direksiyona Zehra ise yan koltuğa oturmuştu. Dördümüzden de ses çıkmıyordu tek bir kelime dahi konuşulmuyordu, yol boyu sessizliği seçtiğimizi düşünürken Kemal'in boyunuma doğru yaklaşıp nefesinin tenime değirmesiyle birlikte ürpermem bir olmuştu. Yavaşça ona doğru döndüğüm de birbirimizin gözünün içine bakarken birden bire arabanın içerisin de flaş patlamıştı ne olduğunu anlamak için flaşa doğru döndüğümde bana sırıtan bir Zehra görmüştüm;

"Ne yani o güzel anı yakalayamayacağımı zannettiniz"

"O kadar sessizleşmiştiki hep beraber, sessizlik oyunu oyunuyoruz zannetmiştim"

"Valla ben sizin konuşmanızı bekledim abla gerisini bilmem"

"Hayret sen konuşmadan durabiliyor musun maviş"

"Ufkala bana maviş diyip durma sen kendi gözlerinden haberin yok herhalde"

"Sen da bana Ufkala demesen iyi olur! Yer cücesi"

"Ne dedin sen!" Zehra yumruğunu sert bir şekilde koluna indirmişti, Ufuk'ta aynı anda ovalamaya başlamıştı kolunu.

"Yeter sizin kavganızı çekmeyecem"

"Ama abla"

"Ablanı duydun Zehra" tekrar sessizleşmiştik.

Kınamın olacağı otel'in önüne geldiğimizde kalbim yerinden çıkacakmış gibi çarpıyordu. Kapımın açılmasıyla heyecanım artmıştı, Kemal'in elini tutmamla ayağımı dışarı çıkarmam bir olmuştu, yavaşça çıkabilmiştim araçtan. Ancak alışmadık saçta toka durmaz hesabı topuklularım sayesinde ayağım takılmıştı, Kemal'in üzerine doğru düşmeyi başarmıştım en nihayetinde, ah sakar Zeyno ah, galiba şanslı bir kızım dağ gibi bir kocam var sakarlığıma rağmen dimdik durabiliyor büyük başarı. O esnada patlayan flaşlarla tekrar baya ünlü bir sevgilimin olduğu gerçeğini hatırlamama vesile olmuştu.

Tutkulu Mücevher (Tamamlandı)Where stories live. Discover now