Yiğit Turab bebek

15.5K 677 36
                                    

Zeynep

Sinirle odadan çıktığında Sevilay teyze şaşkınca arkasından bakmıştı, oda mavilerle süslenirken, bana doğru yaklaşırken meraklı bir ifadeyle sormuştu;

"Neyi var oğlumun Zeynep"

"Sevilay anne birşey yok" gülmüştüm devamını getirirken; "sadece bir şey söylemeye çalışıyor ama her seferinde bölünmesi galiba sinirlendirdi".

"Görende doğum yapan sen değil o zanneder" cevap vermemiştim; "bir şeyler yedin mi sen kızım" derken kırmızı kurdeleyi bağlıyordu.

"Hayır yemedim böyle aç aç sütün gelmesini bekleyemezsin ben hemen sana birşeyler göndertim doktor birşey söyledi mi?"

"Bir iki saate kadar yiyebilirmişim"

"Çoktan dolmuştur, sana süt yapacak şeyler söyleyeyim de Aynur getirsin"

"Zahmet olmasın Sevilay anne"

"Ne zahmeti Zeynep sen bize dünyanın en güzel hediyesini armağan ettin" cevap verememiştim.

Hava iyice kararmaya başlamıştı, oda tamamen maviydi ara ara bebeğimi doyurmak için benden süt almaya geliyorlardı ve her seferinde sütüm biraz daha artmış oluyordu. Bu iyidi minik paşayı doyurabiliyordum artık, odada tek başıma kaldığımda uyumak için hazırlanıyordum artık annem mekik dokumaktan bir hal oldular. Doğumum da hastane odasında yalnız olacağımı düşünmemiştim aslında bakılırsa erken doğumda düşünmemiştim.

Gözlerimi kapattığımda, kapı açılmıştı annemdir büyük ihtimal diye düşündüğümde gözümü açmadığımda yavaşça alnımda dudaklarını hissetmiştim annem olmadığından eminim, bu koku bir tek onundu hücrelerime bile işlemiş olan kokusuydu gözlerimi açtığımda koyu gözleriyle gözlerimin içine bakıyordu yavaşça elimi kaldırıp yüzüne dokunduğumda. Duygu durumu karışıklığımla veya bebeğimin etkisiyle bilmiyorum ama içimdeki özlem hat safhaya varmıştı. Dudaklarını avuç içime bastırdığında gözlerim istemsizce dolmuştu, o kadar uzun zaman geçmiştiki kokusunu içime çekmeyeli tüm hücrelerimde hissetmeyeli.

Yavaşça bana doğru eğildiğinde sanki ilk kez beni ölecekmiş gibi kalbim yerinden çıkacakmış gibi çarpmaya başlamıştı. Gözlerim buğulanmıştı ve artık görememek korkusu kalmıştı içimde dolan gözlerimi silme isteyi duysamda ikimizde konuşmadan öylece bakışıyorduk. Dudakları dudaklarımla buluştuğunda hayat biranlığına olsa bile durmuştu. Öyle çok özlemiştik birbirimizi, birbirimize susamıştık. Sanki yıllardır su içmiyormuşçasına kana kana içiyormuş gibiydik.

Dudaklarımız birbirinden ayrıldığında sıkıca sarılmıştı bana kollarımdaki güçsüzlük sarılmama engel olsada sarılmıştım. Bu yaptığım şey onu aff ettiğimi düşündürebilir Kemal'e ama hala içimde ona olan öfkem vardı;

"Seni çok seviyorum Tutkulu Mücevherim" o kadar uzun zaman oldu ki duymayalı bu sözü ama hiç bir cevap vermemiştim.

Tekrar beni öptüğünde geri çekilmeye çalışsamda başaramamıştım. Boynumu öpüp bana sıkıca sarıldığında sadece kokusunu içime çekip durmuştum. Yanıma uzandığında, küçük hasta yatağında sanki kral dairesi oteldeymiş gibi rahatça yatmamız biraz tuhaf gelsede onun kokusuyla uykuya dalmak mutluluk veriyordu işte.

***

Sabah gözlerimi açtığımda hala yanımdaydı, yavaşça yataktan indiğimde ağır adımlarla banyoya doğru ilerlemeye başlamıştım. Çıktığımda Kemal hala uyuyordu, yavaşça yatağı uzandığımda kapının çalınmasıyla açılması bir olmuştu benimde Kemal'i iteklemem aslında uyanır diye düşünmüştüm ama nasıl olduysa yere düşmüştü bu durum bende kahkaha atmama neden olmuş olsada Kemal yerde oturmuş kendine gelmeye çalışıyordu;

Tutkulu Mücevher (Tamamlandı)Where stories live. Discover now