Ekmek arası köfte

34.8K 1.3K 67
                                    

Multimedya Ufuk ve Zehra..

Zeynep

Şaşkın bir ifade ile hâlâ ona bakıyordum, gerçekten hiç kimse yanımda yokken bana küçük sevgilim mi? Demişti yoksa insan duymak istediğini duyar mantığıyla mı duymuştum bilmiyorum ama içimdeki kelebekler sonsuza kadar yaşayacak kadar canlanmışlardı. Elini bana uzattığında tek kelime dahi etmeden elini tutmuştum, onun beni götürdüğü yere gitmeye başlamıştık. Atlı karıncanın önüne geldiğimde gözlerim dolmuştu, çocukken en sevdiğim şeydi belki de. Ne zaman gelsek sürekli atın üstüne biner deliler gibi eğlenirdim, sahı kaç sene oldu ben buraya gelmeyeli, ben bile hatırlamazken en son geldiğimi günü, o nasıl unutmamış en sevdiğim oyun alanını, yüzümde tuhaf bir sırıtmayla atlı karıncaya bakarken Kemal'in konuşmasıyla kendime gelmişti;

"Zeynep beğenmedin mi?"

"Kemal beğenmesem gülümser miydim? Bayıldım çok uzun zaman olmuştu buraya gelmeyeli"

"O zaman hadi" attın üzerine oturmama yardım edip yanımda durmaya başlamıştı. Hareket ettiğinde sadece onun gözlerinin içerisine bakıyordum. O benim gözlerimin içine bakarken, içim titriyordu.

Atlı karıncadan indiğimizde tekrar parmaklarım onun parmakları ile buluşmuştu. Biraz yürüdükten sonra dönme dolabın önüne gelmiştik bugün sevdiğim herşeyi tekrar bana armağan ediyordu kendisinide. Oturduğumuzda makine çalışmaya başladı ve bizde yükselmeye zaman akıp gidiyordu insan biran olsun durduramıyordu. En tepeye çıktığımızda gün batımın güzelliği yanımdaki sevdiğim adamla birleştiğinde sonsuza çıkıyordu. Sahı benim gibi düşünüyor muydu, saçmalama Zeynep karşındaki adam Kemal yelkenleri sakın suya indirme sakın! O senin sadece canını yakıyor. Kariyerine engel bunu unutma.

Kemal

Gökyüzün de gün batımı eşliğinde aşık olduğum kadınla seyretmek üstelik onun mavi gözleriyle. Tam hesap ettiğim gibi en tepe de durdurmuşlardı, onunla konuşmanın tam vakti, ona gerçek bir çift olmak istediğim söylemek için en doğru an belki de onun gözlerinin içine bakarken o benden önce davranmış ve büyüyü yok etmişti;

"Kemal eve gitmek istiyorum" ah be Zeynep beni birgün şaşırt ya izin ver sana sevdiğimi söyleyeyim bu kadar mı anlamıyorsun!

"Tamam" aşağıdaki görevliyi aradığımda hemen tekrar çalıştırdı. Aşağı doğru indiğimizde ikimizde sessizliğe tekrar burunmuştuk, bana doğru bile bakmıyordu. Durduğunda hızla indi, peşinden bende hızlı adımlarla ilerliyordum yanına yaklaştığımda kolundan tutup kendime çevirdim. Bir şey olmuştu mutluydu ama şimdi değil; "ne oldu Zeynep mutluydun ama şimdi dokunsam ağlayacaksın"

"Kemal sevgiliymişiz gibi yapmak ya da aşıkmışız gibi davranmak saçma geliyor bana hele ki ikimizde değilken"

"Neden herşeyi zamana bırakmıyorsun Zeynep! Neden birbirimize alışmamızı istemiyorsun"

"Çünkü alışmayacağımızı ikimizde biliyoruz"

"Zeynep az önce sözleşme imzaladın farkındasın değil mi? Hanı 20 yıl evli kalacağımız sözleşme! Çocuklarımızın olacağı bir sözleşme. Bunu söylemek için geç kalmadın mı? Üstelik.." sözümü kesmişti.

"Kemal benim için o sözleşmenin bir anlamı yok"

"Bu ne demek"

"Ben sevmeyen bir adamla birlikte olacağımı sanmıyorsundur umarım, üstelik yaşadığım şey" gözünün önüne yine o gece geldi, gözleri dolmuştu tutkulu mücevherimin.

"Bu konuları konuşmak için çok erken Zeynep"

"Sadece bilmeni istedim"

"Artık eve gidebilir miyiz?" aramızdan ordu girecek mesafede arabaya yürümeye başladığımızda elini tutmamı istemediğini anlamıştım.

Tutkulu Mücevher (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin