Bekar, Mutsuz ve Çoçuklu

15.8K 679 23
                                    

Zeynep

İzmir - 6 ay sonra Şubat

Sabah gözlerimi açtığımda kışın soğukluğu tüm bedenimi sarmıştı, artık boşanmış bir anneydim. Boşanmamız biraz uzun sürsede boşanmıştık, İstanbul'dan ayrılalı o kadar uzun zaman olmuştu ki, Sevim'in ısrarlarına rağmen kalmamıştım Kemal'in dergilerde sürekli o kadınla anılması aslında boşanmamız dahada hızlandırmıştı. Peki mutlumuydum hayır hemde hiç değildim bir insan nefret ettiği insanı her geçen gün özler miydi ben özlüyordum işte.

Yataktan karnımın büyümesinin verdiği zorlukla birazda olsa zor kalkmıştım, özlememin nedeni belkide internette dolaşırken Kemal'in haberini görmemdi belkide. Onu gün geçtikçe özlediğimi böylelikle anlamıştım, sürekli neden demelerimin artmasıda bir olmuştu.

Elimi yüzümü yıkayıp, Ananenemin yanına inmek için merdivenleri yavaş yavaş iniyordum. Mutfağa geldiğimde çoktan çayı suyu konmuştu ve balkonundaki çiçeklerini suluyordu. Geride kalan malzemeleri çıkarmak için dolaba yöneldiğimde oda içeri giriyordu;

"Günaydın benim güzel torunum"

"Günaydın anane yine çok erken uyanmışsın"

"Alışkanlık kızım, hem sen neden erken uyandın karnın iyice büyüdü dinlenseydin"

"Anane sen anneme hamileyken işe gitmiş bir kadınsın ve benim yatıp dinlenmemi istiyorsun büyük bir çelişki değil mi sencede"

"Dilimizde pabuç yine hadi geç otur sen çayları doldurup geliyorum bende" oturduğumda masa'nın üzerinde duran gazetelerden birini alıp okumaya başlamıştım. Yılın en büyük tasarımı başlığı altında Kemal'in haberi ile karşılaşmıştım, kendimi alı koyamıyordum okumak için, Kemal'in fotoğraflarını gördüğümde yaşadığım duygu durumu bebeğimde hissetmesine neden olmuşa benziyordu tekmelemeye başlamıştı. Elim karnıma gittiğinde yapılan defilenin adını görmem gözlerimin dolmasına neden olmuştu; "Tutkulu Mücevher" tüm tasarımlar mavi ağırlıklı ve beni anlatan şekildeydi.

Çay önüme geldiğinde ağlamaya başladığımı fark etmemiştim bile elimdeki gazeteyi görünce ananem sıkıca sarılmıştı bana. Yanıma oturduğunda magazin gazetesini açmıştım hemen ve Kemal ile yapılan röportajı okumaya başlamıştım;

"Yılla damgasını vuran tasarım her zamanki gibi siz tarafından ortaya çıktı, üstelik koleksiyonunuz adı fazlasıyla ilgi gördü neden Tutkulu mücevher"

"Düşünceleriniz için teşekkür ederim neden Tutulu Mücevhere gelin bu tasarımda olan herşey bana tutkuyu hatırlattı ve gecenin asil parçasını bir mücevher ile tasarlanmış elbise tamamlıyordu ve böyle bir karar aldık"

"Açıkçası duyumlarıma göre eski eşiniz Zeynep Çalışkantürk'e seslenişiniz tutkulu mücevher olduğundan dolayı bu isimi aldıydı."

"Belkide duyduklarınızda doğrudur bunu kimse bilemez"

"Siz dışında Kemal bey aslında biraz sizin hakınızda konuşmak istiyorum böylesi tutkulu bir aşkın nasıl oluyorda birden bire bitebilmişti"

"Bunun hakkında konuşmak istemiyorum"

"Ama eminim benim gibi merak eden bir çok aşkınıza hayran olan bir kitle vardır bitebilir mi böylesi aşklar ya da bizler mi yanıldık"

"Aşk bitmedi, bitmezde sadece yaşamayı başaramadık" bu sözlerinin ardından geri kalanı okuyamamıştım boğazımdaki düğüm hıçkırık olarak çıkmıştı.

Önümdeki çilek reçeli dolu olan kaseyi elime alıp onun bana bulmak için verdiği uğraşları hatırlayarak ağlamaya devam ederek yemiştim ve kaseyi birden bırakıp kalkmıştım, kapıdan çıkacakken ananemin sesiyle olduğum yerde durmuştum;

Tutkulu Mücevher (Tamamlandı)Where stories live. Discover now