Bölüm 31 - Ölümsüz Mirası (1)

373 40 1
                                    

Satou ve Yuzuru, panteri yayılan o dehşetengiz karışık enerji sayesinde takip ederken, ikili birbirleriyle konuşuyordu.

Satou aklı karışık bir şekilde sordu.

"Neden panteri kovalıyoruz ki?"

Yuzuru ciddi bir ifadeyle yanıtladı.

"[Suikast Panter]leri tek avlanan canlılardır. Ancak panterlerden birisi neredeyse ölecek duruma gelirse, çekirdeğindeki şeytani enerji ile yaşam özünü yakarak kısa süreliğine korkutucu bir güç elde ederler. Ancak onu düşmanlarını öldürmek için değil diğer [Suikast Panter]lerine bizi öldürmeleri gerektiğini söylemek için giderler ve orada ölürler. Öyle olursa da bu Katliam Ormanında hayatta kalmamız baya zorlaşır. Şimdi neden bu kadar ciddi olduğumu anladın mı?"

Satou başını ciddiyetle salladı.

"Anladım. O zaman biraz daha hızlanmamız gerekecek."

Satou hızla, Yuzuru'yu kucağına aldı. Tamamen pantere odaklanmış Yuzuru ise bir anda kucağa alınması karşısında korktu.

KYAAA!

"Ne yaptığını sanıyorsun!"

Satou, Yuzuru'nun korktuğunu ve hafif kızdığını fark etse de şu an tamamen hedefe odaklanmıştı. Yırtılan giysinin sırt tarafında gözüken çok belli olmayan ufak çıkıntılar birden sırtından dışarı fırladı!

Ardından da hızla kanatlar bir deri bir kemik halinden ihtişamlı ejderha kanatlarına dönüştü. Satou hızla kanatlarını çırparak, ize doğru uçmaya başladı.

Yuzuru ise Satou'nun neden onu kucağına aldığını anlayınca sustu. Ancak yanakları hafiften pembelenmişti. Tabii Satou panterin izini sürmeye odaklandığından bunu fark etmedi.

...

Panter son hızıyla koşuyordu. Amacı tamda Yuzuru'nun dediği gibi türdeşlerine haber vermekti. [Suikast Panterleri]nin birine bulaşırsanız ve öldüremezseniz o bölgede ki tüm [Suikast Panterleri]nin düşmanı olmuş olurdunuz.

Panter, son hızla koşsa da dikkatli bakılırsa koşarken çok hafif sendeliyordu. Bunun nedeni ise kullandığı teknikti. Bu teknik [Suikast Panterinin Şeytani İntihar Saldırısı] olarak biliniyordu. Bu tekniği kullandığında panter, çekirdeğini parçalayarak aynı zamanda yaşam özünü de kullanarak dehşetengiz bir güç elde ediyordu. Tabii bununda bir süresi vardı. Bu süre dolduğunda ise panter ölecek idi. Ancak panter bunu hiç mi hiç önemsemiyordu.

Panter koşarak dikerken farkında olmadan normal yoldan saptı. Ancak yetişme çabasından onu fark edemedi.

...

Aradan yaklaşık yarım saat geçti. Panter hala koşuyordu. Ancak eskisi kadar hızlı değildi. Büyük çoğunlukla yalpalıyordu. Ancak iradesi sayesinde hala hareket edebiliyordu.

O anda panterin karşısında ormanlık alanın haricinde olan küçük bir tepe çıktı. Tepenin önünde ise kadim işlemeler olan bir kapı vardı.

Panter yavaş, yavaş yürürken, o anda kapıdan korkunç bir mana yükseldi. Bu mana hiç bir mana gibi değildi. Saf ölümü sembolize eden bir manaydı. Bu ölüm manasıydı. Şiddetli mana dalgasına panter fazla dayanamadı ve son bir kez acı dolu bir kükreme atarak orada can verdi.

O sırada kapıdan yavaşça sis benzeri bir şey çıktı. O siste tekrar o yaşlı adam silüetini oluşturdu. Yaşlı adam, kibirli bir şekilde pantere baktı ve öfkeyle konuştu.

"Sen kim köpek benim miras alanıma girmeye cüret ediyorsun! Üstelikte bu kadar zayıfken!"

Yaşlı adam kibirlice biraz daha baktıktan sonra yavaşça silikleşerek tekrar yok oldu.

Ejdertanrı EfsanesiWhere stories live. Discover now