Bölüm 5 - Ceza

646 57 5
                                    

Göz açıp kapayıncaya kadar bir gün geçti. Tüm bunlar olurken Satou gelişim yaparken nedenini bilmese de kanatlarının kuruyup döküldüğünü fark etmişti ve buna biraz üzülmüştü. Yine de kafasına takmamaya karar verdi ve Satou Black'in Dong White ile savaşması gereken vakit geldi. Bütün halk neredeyse bu ortaya toplanmıştı.

Aradan geçen bir sürenin ardından ilk White klanından Dong oldu. Dong etrafa göz gezdirdi ardından kibirlice homurdandı.

"Hmph anlaşılan bu Satou denen velet karşıma çıkamayacak kadar korkak?!"

Homurdanmasını tüm halk duydu ve hiç kimse karşı çıkamadı. Karşılaşma zamanı neredeyse geliyordu. Satou eğer şimdi çıkmazsa gerçekten de korkak olarak bilinecekti.

Tam o sırada öfkeli olduğu belli olan genç ve güçlü bir ses duyuldu.

"Hem benim hizmetçimi istiyorsun hem de bana korkak demeye cürret mi ediyorsun! Eğer iki günlüğüne dışarıda olmasaydım senin o meydan okumadan önce ağzına sıçardım! Hatta bana meydan okuduğunu duyduğum an sana saldırmayı düşündümde tam aşağılık bir domuzdan bekleneceği gibi klanına saklanmıştın! Şimdi bir de gelmiş bana hakaret etmeye cürret mi ediyorsun!"

Bu genç tabi ki de Satou'ydu. Aradan bir gün geçmesine rağmen öğrendiğinden beri öfkesi soğumamıştı. O kendini kim sanıyordu da onun kadınını çalmaya teşebbüs etmeye cürret ediyordu!?

Gerçi şu anki öfkeli hareketi tamamen sahteydi. Ancak tabii ki kimse bunu anlayamamıştı.

Satou'nun dediklerini duyan Dong'un yüzü çirkinleşti. Dedikleri kısmen de olsa doğruydu. Meydan okuduktan sonra klanından hiç çıkmamıştı. Ama bunun nedeni korktuğundan değil aksine kazanmayı kesinleştirmek içindi.

"Sen kime domuz dediğini sanıyorsun! Önce statünü bil ondan sonra benimle böyle konuş! Ayrıca senden korkmamı gerektirebilecek nitelikte misin ki sen? Hem ben senin gibi dışarıya oyun oynamak için çıkmak yerine gidip gelişimimi stabil ettim. Bu süre boyunca klanımda."

Dong'un amacı Satou'yu kışkırtmaktı. Ancak beklenilenin aksine Satou daha sert bir cevap vermemiş hatta bir anda yüzündeki öfkeli ifade gitmiş, yerine kurnaz bir tüccarın ifadesi gelmişti.

"Peki bu o kadar önemli değil ister domuz gibi saklan ister gelişimini sabitle hatta hakaretlerin bile umurumda değil. Ama önemli olan başka bir şey var. Ben kaybedersem sen hizmetçimi alacaksın peki ya ben kazanırsam ne alacağım? Bunu hiç düşündün mü genç domuz efendi? Burada açıkça adaletsizlik var. Yoksa sizin adalet anlayışınız bu mu White klanı?"

Satou'nun dediklerini duyan halkın neredeyse hepsi bu genci haklı bulmuştu. Black klanındakiler ise Satou'nun konuşma biçiminin ani değişimlerine tatlı bir şaşkınlıkla bakıyorlardı. Satou her zaman mütevazi ve nazik bir çocuktu. Mütevazilik iyi de olsa böyle bir acımasız dünya da naziklik ve mütevaziliğin sonu kesin ölümdü. Bu nedenle Satou'nun tavırları Black klanındaki büyükleri mutlu etmişti.

Sonunda genç efendileri büyüyordu!

White klanındakilerin ise hepsinin yüzleri çirkinleşmiş aynı zamanda gözleri kızarmış bir şekilde Satou'ya bakıyordu.

Satou'nun dediğini duyan Dong her ne kadar öfkeli de olsa karşısındakinin de amacı onu öfkeden delirtmek olduğunu düşündüğünden kendini sakin kalmaya zorladı. Ardından soğukça sordu.

"Ne istiyorsun?"

Satou gülümsemesini genişletirken yanıtladı.

"İki şey istiyorum! Bir klanınız her ay biz Black klanına bin altın verecek ve şu an işlettiğiniz üç dükkanı bize Black klanına devredeceksiniz! Bu kadar. Umuyorum White klanı bunları yerine getiremeyecek kadar zayıf bir klan değildir."

Ejdertanrı EfsanesiWhere stories live. Discover now