Bölüm 36 - Roselia (+18)

495 38 3
                                    

Satou, duygusuz bir ifadeyle oradan ayrıldı. Ardından odasının olduğu yurda gitti. Yavaşça merdivenlerden yukarı çıktı. Sonrasında ise kapı kolunu yavaşça çevirdi.

Karşısına klasik, alıştığı manzara çıktı. Roselia yine çırılçıplak koltukta uyuya kalmış idi.

Satou, Roselia'nın bu halini görünce aklına ilk tanıştıkları gün geldi. Bu yüzden burukça gülümsedi. Zaman ne çabuk geçmişti böyle. Satou'ya bu sanki uzun yıllar önceymiş gibi geldi ki bir bakıma öyleydi.

Roselia'ya bir süre daha baktı. Sonrada odasına gitti ve oradan battaniyeyi alıp üşümesin diye Roselia'nın üzerine örttü ve odasına geri döndü. Ardından omzundaki Lucina'ya onu bir süre yalnız bırakmasını istedi.

Lucina anlayışla onayladı. Satou o mirasta ne yaşadı bilmiyordu. Ancak onu baya yıprattığı belliydi. Bu yüzden Lucina hızla camdan atladı ve akademide dolaşmaya başladı.

Satou ise zihnini arındırmak için meditasyon yapmaya çalışıyordu. Ancak ne kadar çabalarsa çabalasın odaklanamadı ve meditasyon pozisyonunda uyuya kaldı.

...

Roselia yavaşça gözlerini hafifçe kırpıştırdığında her zamanki gibi uyuya kalmış olduğunu fark etti. Yavaşça doğruldu. O sırada üzerinde battaniye olduğunu görüp şaşırdı. Fakat hemen ardından kısa bir mantıkla kimin örttüğünü anladı.

Roselia kalbinden gelen bir sıcaklık hissetti. Hatta bu yüzden yanakları hafif pembeleşti.

"Satou sen mi geldin?"

Bunu dedikten sonra ne kadar aptalca bir soru sorduğunu hissetti. Ancak yanıt alamadı.

Merakla Satou'nun odasına girmeye karar verdi. Tabii ondan önce üzerine her zamanki pijamasını giymeyi unutmadı. Evde olduğundan dışarı çıkıyor gibi giyinmesine gerek yoktu.

Odaya girdiğinde meditasyon halinde uyuya kalmış Satou'yu gördü. Satou, mirastan beri üzerini hiç değiştirmemişti. Bu nedenle oldukça kirli gözüküyordu.

Ancak Satou'ya bakarken Roselia içinde garip bir duygu hissetti. Bu duyguyu bayadır düşünüyordu. En azından Satou gittiğinden beri.

Ancak artık emindi. Bu duygu aşktı. Başka açıklaması mümkün olamazdı!

Belki insanlar ona şıpsevdi diyebilirdi. Fakat umrunda bile değildi. Bunun yerine duygularını anladıktan sonra garip bir rahatlama hissetti. Bu rahatlama hissi ile yanına oturdu.

O sırada Satou'nun kaşları çatılmış hızla terlemeye başlamıştı. Kötü bir rüya gördüğü belliydi.

Onu böyle görünce Roselia endişelendi. Bu yüzdende uyanması için onu dürttü. Dürtülmenin verdiği etkiyle Satou gözleri biraz kıpraştıktan sonra açtı.

Ancak Roselia'nın fark edemeyeceği kadar anlık bir süreliğine Satou'nun gözlerinde yoğun bir öldürme arzusu belirdi. Öldürme arzusu o kadar yoğundu ki sanki milyonlarca kişi öldürmüş gibiydi.

Tabii bu bir anlık olduğundan Roselia sadece bir ürperti hissetti.

Satou'nun ise Roselia'yı gördüğünde yüzünde içten bir gülümseme belirdi. Bu kızı görünce niyeyse hep içinde bir neşe hissediyordu.

"Günaydın Roselia."

Satou'nun içten gülümsemesini görünce içindeki endişede kayboldu.

"Günaydın."

Satou'ya bakınca biraz tereddüt etti. Ya Satou ona karşı bir şeyler hissetmiyorsa? Gülünç duruma düşmez miydi?

Ejdertanrı EfsanesiWhere stories live. Discover now