Bölüm 65 - Garip Kabza

219 33 0
                                    

Satou'nun içten gülümsemesi iki kızında kalplerinin erimesine neden oldu ve yüzleri kızardı.

Satou onların bu haline de hafiften kıkırdadıktan sonra iki dev ejderhanın tuttuğu kapının önündeki "龍" kazınmış mühre baktı, yüzüğünden müdireden aldığı tılsımı çıkarttı.

Tılsımda da kapıdakine benzer bir mühür vardı.

Satou kapıdaki mühre doğru uzattı tılsımı.

Tılsım kapıdaki mühre tepki verircesine güneş gibi parlamaya başladı.

Kapıdaki mühürde benzer bir şekilde parıldadı, tılsım elinden kaydı ve hızlıca kapıdaki mühürle kaynaştı.

Satou bunun olacağını bildiğinden hiç karışmadı.

Kaynaşan tılsım ile kapı yavaşça açıldı.

Satou hazırlıklı olsa da kızlarla birlikte o da şaşırdı.

Kısa bir süre şaşırdıktan sonra malikanenin girişine doğru yürümeye başladılar.

Satou, kızları kanatları arasına almış tetikte bir şekilde kızlarla ilerliyordu.

Satou'nun bu tetikte halini anlamasalar da onları düşündüğü için mutlu oldular.

Satou yavaş ve her olan harekete karşı tetikte iken sonunda kapıya vardılar.

Kapı oldukça garip bir tasarıma sahipti. Yine ejderha desenleri olsa da desenler sanki canlı gibiydi.

Satou 'Burada yaşayanın ejderhalarla derdi ne?' diye düşünmeden edemedi.

Satou, kapıya yaklaştı, kılıcını çıkarttı ve parmağına küçük bir kesik attı.

Sonra ise kan akan parmağını kapıya dayadı.

Ejderha desenleri yeşil bir ışıkla parıldadı. Satou ve kızlar bir kaç adım geri çekildi.

Ardından kapı yavaşça aralandı.

İçerisi sanki dışarıdan tamamen soyutlanmış ve en yeni halini korumuş gibi tertemizdi.

Gelenleri ilk önce oldukça göze hoş gelen bir lobi karşılıyordu. Köşelerde ki ortantılı merdivenler ile üst kata çıkılabiliyordu.

Duvarlarda bir şeyler anlatırcasına garip desenler vardı ve her birinin içinden tarifsiz, kavranması oldukça zor, derin auralar yayılıyordu.

Fakat Satou'nun ilgisini bunlar çekmedi. Satou'nun ilgisini çeken tam merdivenlerin simetrik bir şekilde ortasında duran büyük sunaktı.

Sunak oldukça garipti. Sunakta kirpi dikenleri kadar sivri kaplan pençeleri kadar kalın keskin dikenler vardı. Dikkatlice bakınca sunaktan, aşağıdan yukarıya doğru bakan şekilde işlenmiş garip ejderha motifleri görülebiliyordu.

Bu sunak tüm bu antik içerikleri ile burada yeni gibi duran onca şeye tezatlık oluşturuyordu.

Sunağın üzerinde ise tek bir yazı vardı.

"Is mos take tantum sanguinis pura."

Bu yazı tipi aynı içindeki çekirdeği bulduğu heykeldekiyle aynıydı.

Fakat burada ne demek istiyordu?

Satou'nun aklına direkt Damon'a sormak geldi.

Damon ise iç çekti.

'Antik dil. Anlaması oldukça zor bir dildir. Bir kaç şey bilsem de bu dil ile ilgili. Düzgün bir şekilde çeviremeyebilirim.'

Sessizlik oldu. Kızlar neden durduklarını anlamasalar da Satou'nun ciddi bir şekilde sunağa bakmasından önemli bir şey olduğunu düşündüklerinden dikkatini bozmamak için bir soru dahi sormadılar.

Ejdertanrı EfsanesiWhere stories live. Discover now