Bölüm 111 - Kaos Canavarı

100 16 2
                                    

Satou'ya bakan Sis Ejderhası, usulca yere inerken insan şekline büründü. Bu belli bir aşamayı geçmiş herhangi bir canavarın yapabileceği bir şeydi. Bazıları tam bir insan yerine dört kollu veya pençeleri daha açık formlar alabiliyordu.

Fakat Sis Ejderhası açıkça bilge bir adamın görünüşüne sahipti. Uzun beyaz sakalı ve ince bir çizgi kadar açık gözleri kolaylıkla dikkat çekiyordu. Yüzü ve vücudu deneyimle buruşmuş gibiydi. Saçları yoktu. Ejdertanrı adeta kafadan alıp sakala vermişti.

Yavaşça yere inerken gri gözlerinde bir şaşırma görülebilirdi. Yüzü her ne kadar ifadeden yoksun gibi görünüyor olsa da Satou'ya doğru yaklaşırken şaşkındı.

'O zamanlar Antik Ejder Taşından aldığım hissiyat... Birebir aynısı değil ama o...'

Satou dimdik dikiliyorken bir kolu ve gözü dışında tamamen insana dönmüştü. Kolu kapkara, ejderha kolu gibi görünürken gözünün olduğu yer siyah pullanmalara sahipti.

Sis Ejderhası adım adım ilerledi ve Satou'nun teninde görülen baklava şeklindeki pullara dokundu. Satou'nun insani tarafının büyük çoğunluğu gitmiş, tamamen ejderha olması an meselesi olmuştu.

Yine de bu Sis Ejderhası'nın umurunda değildi.

Sis Ejderhası, Satou'nun göğsüne usulca dokunduğu esnada mırıldandı.

"Tantum autem lapis quem homo est lapis electus de potestate uoluntatis sicut remouere wyrm." (Sadece taşın seçtiği kişi Wyrm'ın ağzından taşı alabilir.)

Biraz duraksadı. Bu esnada eli gümüş ışıkla parlamaya başladı.

"Estne ille electus?"(O seçilmiş kişi mi?)

Bununla birlikte Satou'nun aurası bir kez daha kabarmaya başladı. Kalbinin yanındaki çekirdek mor ışıklarla parlarken ansızın içinden turuncu bir ışık demeti dışarı sızdı. Turuncu ışık demeti, gümüş eline karışırken gümüş, altına döndü.

Bununla birlikte yaşlı adamın vücudu titredi.

"O-O olamaz, olamaz... İmkansız!"

Sis Ejderhası'nın gözleri sonuna kadar açılırken inançsızlıkla doluydu. Gri gözleri tıpkı vücudu gibi titreşiyordu. İnançsızlıkla birkaç adım geri gitti.

Bu esnada Satou'nun vücudu yere saplanmış bir kılıç gibi dimdikti. Bilinci gitmiş, bayılmış olsa da kalan iradesiyle ayakta kalakalmıştı.

Sis Ejderhası birkaç adım geriye çekildikten sonra derince nefes almaya başladı. Nefes alış verişleri sisin titremesine neden oluyordu.

Sis Ejderhası şaşkına dönmüştü. İnanamıyordu. Zamanla yaşlanan kemikleri titrerken kalbi genç bir adam gibi heyecanla atmaya başladı.

Şaşkınlığı, inançsızlığa ama en sonunda kabullenmeye dönüştü.

Sis Ejderhası elinde küçük bir sis topu oluşturdu ve havaya doğru fırlattı. Ardından havada sis biraz daha koyulaştı.

...

Bir süre sonra Satou kaşlarını çatmış bir şekilde gözlerini, yoğun bunaltıcı sise karşı açtı. Hoşnutsuz bir şekilde "Gerçekten de bir kâbus değil." diye mırıldandı. Şu an anlamlandıramadığı bir şekilde yerde yatıyordu.

'Ne olduğunu bilmediğim bir yerde fazla durmak tehlikeli.'

Her ne kadar yaşadığı durum karşısında hoşnutsuz olsa da ayağa kalkmaya çalıştı. Fakat tam o esnada sert bir ses duydu.

Ejdertanrı EfsanesiWhere stories live. Discover now