Bölüm 90 - Büyük Namevt Dalgası

205 23 0
                                    

Satou, gözlerini açtığında hava çoktan kararmıştı. Ayağa kalkmaya çalıştığında göğsünde küçük sevimli bir kurdun olduğunu fark edip şaşırdı. Fakat uyuduğunu görünce rahat bırakmaya karar verdi. Tabii farkında olmadan yaptığı kıpırdanma çoktan Lucina'yı uyandırmıştı.

'İyi dinlendin mi ortak?'

Zihninden gelen yorgun sesi duyan Satou acı bir şekilde gülümseyip "Fiziksel olarak dinlendim, sanırım." diye cevaplarken başını okşadı.

Başı okşanan sevimli kurt ise hoşnut olduğuna dair mırıltılar çıkarıyordu. Satou bir süre daha onu okşadı.

Sonra aniden bir çığlık sesi duydu. Ne olduğunu merak etti. Bu yüzden hızlıca toparlanıp hemen ayağa kalktı ve çığlığın kaynağına doğru koşmak üzere kapıdan çıkıverdi.

...

O sırada köyün girişinde bir köylü çığlık atarak birini tekmeliyordu. Tekmelediği kişi, yüzü tamamıyla ezilmiş olmasına rağmense kadının bacağını hemen yakalayıverdi.

Kadın "Bırak beni! Yardım edin!" diye korkuyla yardım çığlığı atarak uzaklaşmaya çalıştı. İlk başta o tekmelediği yaratığı ona sarkmaya çalışan ayyaşın biri sanmıştı. Yüzsüzce bacağına sarılınca ona bir kaç tekme savurmuştu ki acıyla geri sıçrasın. Fakat bu şey en ufak bile tepki vermiyordu. Sanki bir ölü gibiydi.

Şimdiyse çabaları boşaydı. Bu ölü çoktan üstüne tırmanmıştı. Ne kadar mücadele ederse etsin, bu adam onu devirdi ve onu tıpkı vahşi bir hayvan gibi parçalamaya başladı.

Eller kadar naif ve ince gözüken pençeleri kısa sürede giysilerini parçalamış ve ardından doğruca deriye saldırdı. Böyle, böyle parçalanmaya devam etti. Kadının acıyla haykırışları tüm köyü inletmişti.

Köylüler sesi duyup koşturduklarındaysa buldukları manzara sadece bir et yığının üstünde duran garip bir adamdı.

Sesin kaynağına varan Satou ise gördüğü manzara karşısında şaşırdı.

"Buradan, çığlığın kaynağına ulaşmam iki dakikamı bile almadı. Yine de böylesine bir hız... O gezegenden gelenler gerçekten büyüleyici." diye yorumda bulundu. Aldığı Nekromansi bilgilerinde böyle bir şey geçmediğinden ya da daha doğrusu kendisi açabilecek kadar yükselmediğinden şaşırmamak elde değildi.

Daha sonraysa bildiği en basit büyü olan alev topunu oluşturup bu namevte fırlattı. Namevt ısı hissedince içine kötü bir his doğduğundan direkt geriye doğru sıçradı.

Fakat bu hareketi yaparken biraz gecikti ve uzun kollarından biri alevler içinde yanmaya başladı.

Yanan alevin verdiği acıyla birden ulumaya başladı. Acıyla uluması köyün ötesine kadar ulaşacak kadar tiz ve yüksekti. Yanmakta olan koluysa korkutucu bir hızla yenilenmeye başlamıştı.

İzleyenler dehşete düştü. 'Bu nasıl bir canavar böyle?' diye düşünenler oldu. Satou ise o sırada Damon'dan azar yiyordu.

'Be amına kodumun salağı aydınlık elementi süs olsun diye mi var? Kullansana!'

Aldığı azarla birlikte başını kaşıdı. Daha sonraysa aydınlık elementini de katarak bir alev topu oluşturup, direkt kafasına fırlattı.

Attığı alev topu oldukça etkiliydi. Namevt acı şekilde uluyarak küle dönmeye başladı. Işık elementi gerçekten de etkiliydi.

Satou gördüğü manzarayla tatmin oldu. Fakat merak etti. Elisa alev toplarıyla rahatlıkla namevtleri öldürebiliyorken kendisi neden orada öldüremedi?

Ejdertanrı EfsanesiWhere stories live. Discover now