Bölüm 105 - Kaçış! (3)

100 16 2
                                    

"Cornel ne yapıyorsun!?"

Cornel sinirle burnundan ateş soludu. Ateş partikülleri burnundan havaya doğru dağılırken oldukça garip duruyordu.

"Ben de bunu keyfimden yapmıyorum velet!"

Olanları düşünürken alnında kalın çizgiler belirdi.

...

"Cornel, yardım edebilir misin?"

Damon, içten bir tavırla konuşmasına karşın garip bir meditasyon pozisyonundaydı ve ona bir bakış dahi atmıyordu. Kollarını yukarı doğru kaldırmış, etrafında tanımsız Çin ejderhaları dans ediyordu. Siluetler bir biri ardına süzülürken oldukça mistik bir hava salıyordu.

"Planın ne?"

Cornel her zamanki gibi çekiciyle, bir silahı döverken sordu.

"Oraya çıkıp savaşmak."

Damon net bir dille cevap verirken gücünü topluyordu.

"Tek başına ikisine yetebileceğini düşünüyorum. Bana ihtiyacın yok değil mi?"

Cornel kılıcını suya batırırken tarafsız bir sesle sordu. Damon ise hemen cevap vermedi. Etrafında dans eden Çin ejderhaları belirgin bir hal almaya başladığı esnada ancak konuşma fırsatı bulabildi.

"Hayır. Bu çekirdek... Ruhumu çok kısıtlıyor. Eğer tamamen yok olmak istemiyorsam ancak belirli bir güç salabilirim. Bu yüzden yardımına ihtiyacım var."

Cornel duyduğu sevapla derince bir nefes aldı ve burnundan alev parçaları çıkarttı.

"Öyleyse benden ne yapmamı istiyorsun? Gidip daha adam akıllı kütük bile oyamayan bir çocuk için savaşayım mı?"

Alayla cevap verirken, sonunda yaptığı kılıca bir baktı. Normalde yaptığı muntazam kılıçlardan farklı olarak bu seferki biraz yamuktu. Fakat o bunu umursamayıp ruh sarayında kaybolmak üzere bir köşeye fırlatıp tamamen Damon'a döndü.

"Aklında ne var?"

Damon derince iç geçirdi ve bir anlığına da olsa etrafındaki ejderhalar titredi.

"Senden savaşmanı değil de kaçmanı rica ediyorum. Sen de benim gibi ruh olmana karşın gücünün yüzde seksenini sıkıntı yaşamadan kullanabilmelisin değil mi? Engel çıkarsa yok et gitsin. Sadece Satou'yu güvenli bir yere götür. Kalanı ben halledeceğim."

Cornel, onun dediğini duyunca duraksadı.

"Ne yazık ki o iş öyle yürümüyor."

Damon şaşırdı.

"Nasıl yani?"

Cornel cevaplamadan önce elinde bir çekiç oluşturdu.

"Bu çekice girdiğimden beri benim de gücüm belirli bir ölçüde kısıtlı. Tam gücümü sadece o kesişme noktasında kullanma fırsatım oldu. Aksi takdirde kullanırsam sadece sıradan bir çekiç ruhu olarak yaşamımı sürdürmem gerekir."

Damon bunu duyunca kısa bir anlığına umudunun kaybolduğunu hissetti. Fakat sonraki duydukları zihnindeki düşünceleri değiştirdi.

"Yine de bu kadar zayıf birilerinden kaçmak zor olmamalı. Kaçabilirim ama ortalama seninle aynı bir zaman sınırım olur. O zamandan sonra istemesem de ruh sarayına geri dönmem gerek."

Damon aldığı cevaptan tatmin olarak onayladı.

"Öyleyse dediğin gibi olsun. Ne olursa olsun kaç. O adamı tutma işi bende."

Ejdertanrı EfsanesiWhere stories live. Discover now