Bölüm 77 - Morbus (4)

204 29 0
                                    

Elisa duyduğu sesle irkildi. 'Daha henüz ona ulaşamamışken ölmüş olamam!' diye düşünmesine rağmen herhangi bir acı hissetmediğini fark edip şaşırdı. Arkasına baktığında ise iyice şaşkına döndü.

"Satou ne arıyorsun sen burada!?"

Onun burada olmasını hiç mi hiç beklemiyordu! Evet, onu arayacağını düşünmüştü fakat bu kadar çabuk bulacağını tahmin dahi edememişti. Üstelik onu kurtarmak için kendini öne atmıştı.

Kalbi ısındı. Şaşkınlık ve öğrencisi için oldukça endişeli hissetti. Tabii ki de bir şey olacak diye bir o kadar da korkmuştu.

Hasarı alan Satou ise ona hırıltılı bir sesle gülümsemeye çalışarak yanıt verdi.

"Beni... Öylece bırakabileceğini mi sandın... Öğretmenim..."

Satou bu sefer gerçekten sağlam darbe yemişti. Saldırı o kadar güçlüydü ki uzun süre kullandığı ikili kılıcı paramparça olmuştu. Üstelik saldırı durma belirtisi göstermemiş göğsünde eğik bir kesik olmasına sebep olmuştu. Biraz daha derine gitse göğüs kafeslerini kesme ihtimali bile vardı. Neyse ki gitmedi. Fakat bu derinlikte bir yaradan bolca kan akması gerekirken ölüm manasının dehşet verici gücü nedeniyle kan daha akmadan çürüyor ve oradan hızla vücuduna nüksediyordu. Nüksettiği yerlerde ufak çürüme belirtileri gösteriyordu. Fakat buna rağmen yüzünde küçük bir tebessüm vardı.

'Neyse ki son anda yetiştim. Aksi takdirde bu hasar öğretmenimi ağır yaralayabilirdi.'

Düşüncesinde haklıydı. İlerlemeye devam ettiği sırada sonunda bulması gereken kişiyi oldukça parlak bir şekilde görünce oldukça sevinmişti. Fakat onun ağır bir hasar almak üzere olduğunu fark edince aceleyle ejder manasını bacaklarına aktararak ve kanatlarını kullanarak oldukça yüksek bir hızda fırlayıp hasarı alabilmişti.

Son anda yetiştiği için kendini oldukça şanslı bulmadan edemedi. Bu aldığı hasarı usta âlemindeki bir büyücü bile olsa kaldıramazdı. Tabi bir de vücuduna nükseden ölüm manası da çabasıydı.

Neyse ki bu mana Satou'nun nedenini bilmediği şekilde onu o kadar da rahatsız etmiyordu. Ufak bir karıncalanma hissi dışında hiçbir şey hissetmiyordu neredeyse. Hatta dikkatlice baktığında yaraya ölüm manasının çürüme etkisinin bir çeşit iyileşmeye dönüştüğünü fark edebilirdi.

Ölüm manası emildikçe oldukça derin olan kesik yavaş bir şekilde iyileşiyordu.

Tabii tüm bunlar olurken golemler boş durmamıştı. İkisine de saldırılar düzenliyorlardı. Fakat artık iki kişi olduklarından saldırılara tepki vermek elisa için daha kolay olmuştu. Satou içinde aynı şekilde kolay olsa da açılan yara yüzünden acı çektiğinden çok kısa aralıklarla odağını yitirebiliyordu. Neyse ki bu tip durumlarda onun arkasını kollayan Elisa vardı.

Elisa'nın çok sorusu vardı. Fakat golemler nefes aldırmadığından sorma fırsatı olmadı. Satou da o sırada kılıçları kırıldığı için oldukça sinirlenmişti. Yaraları tam anlamıyla savaşabileceği düzeyde iyileştiğine emin olduktan sonra tereddüt belirtisi dahi göstermeden kendi saldırı tekniğini hazırladı. Elleri, pençe halini alırken pençelerinden de alevin o güzel ışıltıları parlıyordu.

"Ejder Alevi Pençelerimin tadına bakın sizi pislikler!"

Bu sefer saldıran Satou oldu. Pençelerinde yanan alevler, bu yazıtların loş parlaklığında oldukça göze çarpıyordu.

Şatafatlı ve de bir o kadar da parlak alevli pençeleriyle rastgele bir mini goleme saldırdı. Mini golem saldırıyı savuşturmak için kemik kılıcını kullandı.

Ejdertanrı EfsanesiWhere stories live. Discover now