Bölüm 110 - Yıkılsa da Yenilmez

120 16 2
                                    

Ejderha Satou otoriter konuşmasının ardından kanatlarını açtı ve mor alevler etrafa yayıldı. Alevlerin yayılışı hızla artarken bir parça kan yere tükürdü.

Bu kan ışıl ışıl parlayan insan kan özüydü.

Fakat Satou şu an bunu umursayacak değildi. Tükürdükten sonra elleri, hayır pençelerinde mor alevlerden oluşan bir çift kılıç oluşturdu ve birini sis ejderhasına doğrulttu. Açıkça meydan okuyordu!

Sis Ejderhası böylesine büyük bir cüretkârlık karşısında öfkelendi. Bunca yıldır burada huzur içinde yaşarken, böylesine bir yeni doğanın burada sorun çıkartması kadar sinir bozucu bir şey yoktu.

Fakat sonunda kendine geldiğinden birkaç detay fark etti. İlk olarak Satou'nun sözlerindeki baskı... Sözlerine uymazsa her an ölebileceğini hissediyordu. Sis Ejderhası ömrü hayatı boyunca hiç böyle bir şey hissetmemişti.

İkinci büyük detaysa Satou'nun alevleriydi. Onlar...

Mor Hükümdar Alevleriydi!

Ejderhaların kullandıkları alevler oldukça özeldi. Onlar vücutlarında ve -Ejdertanrı'nın yaratımı olduğuna inandıkları- doğada bulunan ejder manasıyla güçlendirilmiş alevlerdi. Çok daha yakıcı olan bu alevler ejderhaların gurur kaynaklarıydı.

Fakat bu alevlerinde kendi içlerinde aşamaları vardı.

Ejderhaların yüzde doksandan fazlası turuncu aleve sahipti ve en bilinen ejderha alevi buydu. Fakat turuncu alevlerden çok daha güçlü olan iki ejderha alevi daha vardı.

Bunlar Mor Hükümdar Alevi, Siyah Yıkım Alevi'ydi.

Sis Ejderhası, siyah yıkım alevlerinin sadece efsane olduğunu düşünüyordu. Mor Alevlerse... Onların kullanıcıları uzun zaman önce göçüp gitmiş olmalıydı.

Fakat karşısındaki bu ejderha açıkça Mor Hükümdar Alevlerini kullanıyordu!

Sis Ejderhası doğal olarak şaşırdı ve bunun ne olduğunu öğrenmek istedi. Fakat şimdi soramayacağı bir durumdaydı. Dövüşmek zorundaydı.

Sis Ejderhasının etrafındaki hava gittikçe katılaşırken siste kaybolmaya başladı. Sanki bir serap gibiydi.

Ejderha Satou bunu fark ettiği gibi hızlıca alev kılıçlarını etrafa savurdu. Alevden oluşan kılıçlar, kılıçtan ziyade bir kırbaç gibi hareket ederek sisi yardı!

Fakat sis ejderhası çoktan kaybolmuştu.

Ejderha Satou kendi çevresindeki sisi yok etmek için mor alevlerini kullandı. Hislerini takiben hızla kuyruğunu sağa doğru savurdu.

Savrulan çıkıntılı kuyruk bir şeye çarptı. Fakat çarptığı şey hemen kayboldu.

Sis Ejderhası, Satou'ya bakarken gözleri bir kez daha parladı.

"Arzu Tutan İllüzyonu"

Sis Ejderhası mırıldandıktan sonra Ejderha Satou duraksadı. Duraksama anında alevler usulca söndü ve Satou'nun gözleri tıpkı sis ejderhası gibi griye döndü.

Etrafındaki alevler sönerken omurgasındaki çıkıntılardaki küçük mor alevler durmaktaydı.

Sis Ejderhası bunun üstüne kuyruğuyla havayı kamçıladı ve havadan oluşan dalgalar Satou'nun vücuduna çarptı!

Fakat Satou yerinde durdu. Pullu vücudunda rüzgârdan oluşan çizikler olmasına karşın sadece bir adım gerilemişti.

Sis Ejderhası, dikkatlice kuyruğuyla bir kez daha havayı kamçıladı. Fakat bu sefer kuyruğu gümüş bir şekilde parlıyordu. Gümüş parıltıyla birlikte sis kuyruğunun etrafında toplanmıştı.

Ejdertanrı EfsanesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin