Bölüm 49 - "Gerekirse senin için ölümsüzleri bile katledebilirim."

276 30 0
                                    

Sabahın ilk ışıkları belirdiği vakitte Satou yatağından kalktı. Yüzünde sıkıntılı bir ifade vardı.

Bugün Rose ile konuşacaktı. Nasıl hissetmesi gerektiği konusunda bile emin değildi.

Bir yanda yıllarca birlikte yaşadığı kadın diğer yanda birlikte olduğu kadın vardı.

Roselia ile konuştuğunda, o üstüne kadın almasını dert etmeyeceğini çok önceden söylemişti.

Fakat Rose'da aynı şekilde düşünecek miydi? Peki ya düşünmezse? Bu düşünce içini kemirirken, giyinip odadan sessizce çıktı.

Şehre ölüm sessizliği hakimdi.

İnsanların büyük çoğunluğu bu vakitte yeni yeni uyanmaya başlıyorlardı. Fakat yine de şehir aşırı sessizdi.

Bunun nedeni anlaşılabileceği üzere her an patlayabilecek olan savaştı. Klanlar arasındaki savaşlardan en çok zarar gören taraf genelde halk olurdu.

Bu nedenle bu saatte uyanan da olsa kimse dışarı çıkmaya cüret edemiyordu.

Ancak şehrin bu durumundan tamamen tezat olarak Black klanının içi baya hareketliydi.

İşçiler, hizmetkarlar, klanının askerleri bir o yana bir bu yana koşturuyordu. Satou klanında dolanırken onu gören hizmetkarlar ve işçiler onu görüp saygıyla selamlıyorlardı. Yeni klanlarına katılan üyeler ise Satou'nun kim olduğunu bilmese de onlara ayak uydurabiliyorlardı.

Satou'nun ise bu durum hiç umurunda değildi. Onun için normal bir manzaraydı bu.

Klan aşırı büyükte olsa herkes Satou'ya 'genç efendi' gözüyle baktığından, klanında yakın olduğu hiç kimse yoktu. Herkes ona genç efendi diyerek hürmet gösterirdi.

Bu durumda kendi hizmetçisi dışında kimseyle yakın olmamasına neden olmuştu.

Satou bunu düşünürken nazikçe iç çekti. Yüzündeki ifadeyi gören birisi onu yıllarca yaşamış bir ihtiyar sanabilirdi.

Bunu fark ettiğinde ise Satou kendi haline kıkırdadı. Daha gençliğinin baharındaydı ama sanki yaşlanmış gibi davranması aşırı gülünçtü. Neyse ki kimse onun bu ifadesine bakmamıştı. Gerçi baksa bile kimse dalga geçmeye cüret edemezdi.

Satou hızlıca Rose'un kaldığı yere geldi. Kapıyı çaldı ve beklemeye başladı. Kısa sürede kapı açıldı.

Pijamalar ile salınık yeşil saçları olan bir kız çıktı karşısına. Kızın görünüşü insana doğa da zarif bir çiçekmiş gibi izlenim veriyordu. İnsan ister istemez bir koruma ve ya sevme duygusu hissediyordu. Bu kız tabii ki Rose'dan başkası değildi.

Satou'yu görünce şaşkın gözlerle sıçradı. Anında uykulu hali yok oldu.

"Genç efendi geri... Geri döndünüz!"

Rose'un gözleri sulandı.

Gelişimciler için bu süre aşırı kısa olabilirdi. Fakat unutmamak gerekirdi ki ister gelişime yıllarını adamış gelişimciler açısından, ister ölümlülerin bakış açısından, Satou ve Rose daha çocuk denilebilecek kadar gençlerdi.

Rose sıkıca efendisine sarıldı. Satou, istemsizce gülümsedi. Geri döndüğünün haberi klan içinde sır gibi saklanıyordu. Bu nedenle Rose, efendisinin geldiğini öğrenememişti.

Onu böyle sevinçten ağlarken görmek Satou'nun kalbini sızlattı.

Yine de belli etmemeye çalışarak gülümsedi ve nazikçe alnına fiske attı.

"Ben sana bana genç efendi deme demedim mi?"

Rose utandı. Anlık bir heyecandan dolayı Satou'ya alıştığı şekilde seslenmişti.

Ejdertanrı EfsanesiWhere stories live. Discover now