Bölüm 92 - Ejderha

199 23 0
                                    

"Gece yaklaşıyor. Sence tutabilir miyiz?"

"Bir umut. O Aziz belki yapabilir."

"Gerçekten bir Aziz olduğunu düşünüyor musun? Evet, havada uçabiliyor ama bir Aziz olsa... Çoktan tüm namevtleri yok etmez miydi?"

"Bilmiyorum ama eminim ki-"

O sırada iki köylünün konuşmasını üçüncü köylü araya girip kesti.

"Ne konuşuyorsunuz? Namevtler geliyor, hazırlanın!"

Köylüler, sözleri duyduğu gibi hemen hazırlandılar.

O sırada Satou da gözlerini sonunda açtı. Her ne kadar vücudu iyileşmiş, oldukça dinç olsa da mental olarak iyileşmemiş, aksine daha da yorulmuştu.

Fakat önemi yoktu. Her ne kadar yorgun olsa da o namevtlerin icabına bakabileceğine inanıyordu. Zaten oldukça basit bir görevdi. Gelen canavarları püskürt, dinlen ve sonraki gün bunları tekrar et. Satou, 'Ne gibi bir sorun olabilir ki?' diye düşündü.

Sonunda gece geldi. Köyde sadece köyü savunabilecek insanlar vardı. Satou da kanatlarını çırpıp gözlem için havada beklemekteydi.

Tam beklendiği gibi namevtler sonunda hareket etmeye başladı. İnsansı olanlar daha seri hareket edip, hızla tahta surlara koşmaya başlamışken, insanlıktan uzak dönüşüm geçirmiş namevtler hala kendilerine gelmeye çalışıyordu.

Satou da bunu fırsat bilerek elinde bir alev oluşturdu. Ejder manası kullandığından turuncu renkte olan alevin parlaklığı gittikçe artmaya başladı. Rengi hafif mora çaldı. Tek seferde yapabileceği en iyi atışı denemek istiyordu.

İçindeki çok hafif olan mor renk biraz daha kendini belli etmeye başladığında rezervinin beşte biri çoktan tükenmişti. Daha ileri gitmek istese de ileride kötü bir durumla karşılaşma ihtimali olduğundan manasını sakladı ve elindeki mor ve turuncu karışımı alevi fırlattı.

BOOOOM!

Devasa bir patlama oldu. Patlama o kadar şiddetliydi ki Satou bile şaşırdı. Neyse ki uzakta ki bir namevte atmıştı. Ancak buna rağmen etkisi neredeyse hemen yanı başında atılmış gibi hissedildi. Dikkatini sonuca verdiğindeyse iyice şaşkına döndü.

Hedef aldığı namevtten geriye bir kül bile kalmamıştı. Tamamıyla yok olmuş, üstüne üstlük onunla birlikte bine yakın namevti de beraberinde götürmüştü. Üstelik turuncu renkteki alevleri sönmemiş, etraftaki namevtlere sıçrayarak tıpkı bir orman yangını gibi yayılıyordu. Geçtikleri namevtleri hemen öldüremeseler de etkili oldukları kesindi.

Çok korkunç bir güçtü.

Satou bunu görünce tatmin oldu ve merak etti. Tüm mana rezervini harcasa buradakilerin hepsini yok edebilir miydi? Ne yazık ki bunu öğrenmesinin bir yolu yoktu. Risk alması mümkün değildi. Bu kadar büyük bir sürüyü buradaki hiçbir insan tek başına tutamazdı. Üstelik yaptıkları seste daha fazlasını çekiyorken gereksiz bir risk alamazdı.

Bu yüzden sadece yaptığı sahneye hayran olup etrafa alev topu sıkmaya devam edebilirdi. Tabii arada değişik şeyler de denemiyor değildi.

Bazen Roselia'dan gördüğü rüzgar kılıçlarını kullanmaya çalışıyordu. Ne kadar başarılı olduğundan emin olmasa da delip geçecek kılıca benzer cisimler oluşturabiliyordu.

Bazense sudan küreler oluşturup onları fırlattıktan sonra namevtleri buza çevirmeyi deniyordu. Ne yazık ki bu sadece yere basan bölgelerini buza dönüştürebilmesiyle sonuçlanıyordu. Bu yüzden biraz somurtsa da yavaş yavaş öğreniyordu. Bu yüzden biraz da mutluydu.

Ejdertanrı EfsanesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin