Bölüm 99 - Avcılar (2)

180 24 0
                                    

Satou; Elisa, Yuzuru ve Lucina ile birlikte handan odaları ayarladıktan sonra birlikte ne yapacaklarını düşünmeye başladılar. O sırada Satou söze girdi.

"Benim canavar avlamam lazım. Sürü de oturmaktan biraz paslanmıştır. Hepimiz için iyi olur. Siz ikiniz burada kalın. Avlanırken yalnız olmayı tercih ederim."

Onun daha yeni savaştan çıkmalarına rağmen ava çıkmaktan bahsetmesi Yuzuru ve Elisa'yı şaşkına uğrattı. Yüzlerinde endişeli bir ifade belirdi. Onları gören Satou ise yatıştırmaya çalıştı.

"Merak etmeyin, benim derim kalındır. Ayrıca sizde gördünüz. Orada kaç namevtle tek başıma yüzleştim. Canavarlardan mı çekineceğim?"

Satou'nun sesi kendine güven doluydu. Bu da biraz da olsa yatışmalarını sağladı. Ancak Yuzuru'nun yüzünde hala tereddütlü bir ifade vardı.

Elisa da hala endişeliydi. Yine de engellemeye çalışmanın iyi bir fikir olmadığını hissederek sadece onu uyarmayı tercih etti.

"Dikkatli ol. Eğer yenemeyeceğin bir şey varsa..."

"Kaçarım. Tamam ablacım."

Alaycı bir şekilde tamamladıktan sonra, bir gülümsemeyle devam etti.

"Benim için endişelenmeyin. Hızla gidip geleceğim. Hatta av bulamazsam hemen geri de dönebilirim."

Elisa ve Yuzuru dediklerinden sonra bir şey demedi. Elisa dikkatli olması için sıkıca tembihledi.

Çocuk gibi tembihlenen Satou ise bir şey demeden usulca dinledi. Tabii bunun sonucunda Damon'un alaylarını işitse de görmezden gelmeyi seçti.

Böylece artık hazırdı.

Handan çıktıktan sonra köydekilerin ona hayranlık dolu bakışlarını görünce egosunun tatmin olduğunu hissetti. Kibirli bir şekilde gülerek yavaş yavaş köyden çıkmaya karar verdi.

"Bakın bu o!"

"Hadi ama Jacky, bu sadece bir çocuk."

"Çocuk dediğin kahraman, milyonlarca namevti tek başına durdurdu. O olmasa köy yok edilmişti. Haberin var mı?"

"N-Ne?"

"Yaa gelmiş bir birde bilmeden kahramana laf atıyor. Önce araştır sonra laf at."

Bilenler, bilmeyenleri azarlıyor ve oldukça ilginç bir görüntü ortaya çıkıyordu. Yüksek işitme duyularına sahip Satou bunları duyunca yüksek bir kahkaha atarak ilerledi.

Her şey sorunsuzdu. İnsanlar geri dönmenin rahatlığıyla köylerinde oturuyorlardı. Aralarında birkaç elf veya yarı insan görmek mümkün olsa da bunlar gerçekten küçük bir azınlıktı. Gördükleri bir elin parmaklarını geçmezdi.

Oldukça huzurlu bir manzaraydı. Satou ilk kez bir yeri korumasıyla birlikte gelen o güzelliği keşfediyor gibiydi. Onun için garip bir deneyimdi.

Usulca adımlarını atmaya devam ederken uzaktan buraya doğru gelen at sesleri işitmeye başladı.

'Ha? Bunlar da kim?'

Sesin geldiği yöne odağını verdiğinde gördüğü iki tamamen zırhla kaplanmış savaşçıydı.

Bu savaşçılar atlarına kadar tamamıyla zırhla kuşanmışlardı. Atların zırhıyla, savaşçıların zırhı hemen hemen aynı renklere sahipti. Kan kızılı ve zifiri abanoz... Atların yapıları sıradan bir attan tamamen farklıydı. Daha büyük ve güçlüydüler. Gözleri şeytani bir kızıllıkta parıldıyordu. Tek başlarına korkunç birer canavar olabilirlerdi.

Ejdertanrı EfsanesiWhere stories live. Discover now