Ejdertanrı Efsanesi

Bölüm 120 - İkinci Test (1)

"Bu test ne içindi? Daha doğrusu sahibin varisi derken Ejdertanrı'yı mı kastediyordun?"

Satou kafası karışık bir şekilde sordu. İkinci sorusunun cevabın yüzde doksan emindi. Fakat onaylamak istiyordu.

Ne yazık ki ikincisine yanıt gelmedi.

"İlk Test: Otorite. Ejderhalar kibirli ve rekabetçidir. Nefret ile rekabeti ayırt edebilen ve karşısındakini anlayan, ona boyun eğdirebilecek güce sahip birisi ilk testi geçebilir."

Ses düz bir sesle açıkladıktan sonra biraz duraksadı ve devam etti.

"Devam etmek istiyor musun? Yoksa burada bırakacak mısın?"

Satou iç geçirdi. İlk test onun için fazlasıyla kolaydı. Fakat kendisinin gücünün sıradan olmadığını biliyordu. Zaten basit ejder niteliğine sahip canavarları dümdüz bastırabilecek durumdaydı. Aksi takdirde belki de ejderle kıyasıya bir dövüşe girmesi gerekebilirdi.

"Sorduğun sorunun saçmalığına gel. İlk test böylesine basitken nasıl bırakabilirim? İkinci testi başlat!"

Ses düz bir sesle yanıtladı.

"Öyle olsun."

Bunun üstüne Satou'nun önündeki her şey değişmeye başladı. Siyah alanın yerini daha önce bulunduğu konum aldı. Şaşkınlıkla etrafına baktığında o göz koyduğu çiçeklerin ve garip taşın olduğu yerde olduğuna emin oldu. Her şeyiyle aynıydı.

Tabii bu dediği tepeden gelen rahatsız edici güneş dışında geçerliydi.

Güneşe doğru kafasını istemsizce kaldırırken şaşkınlık duydu.

"Böylesi bir yer güneş nasıl alabiliyor ki?"

Tam bunu sorduğu esnada beş ayrı yoldan da gelen adım sesleri duydu. Kafasını kaldırırken hemen saldırı pozisyonuna geçti.

'Savunma görevi mi?'

Satou zihninden bunu geçirirken vücudundan mor alevleri yaymaya hazırdı. Ancak gelenleri gördüğünde duraksadı.

Gelenler beyaz kıyafetler içindeki kadınlar ve erkeklerdi. Kutsi bir mekana gelen rahip, rahibelerden farkları yoktu.

Satou, rahibelerin kıyafetlerinin Ejder Gülü'nün kıyafetiyle aynı olduğunu hemen anladı. Bembeyaz, saflığı temsil eden kıyafetler, açık seçik halleriyle bir cazibe katıyordu kadınlara. Erkeklerin durumsa daha garipti.

Kolları açıkta, beyaz bir tür gömlek, üzerlerineyse kolsuz gri bir palto giymişlerdi. Pantolonları da beyazdı.

Bu gelen kişileri görünce Satou'nun savaşçı aurası aniden kayboldu. Gelen kişiler insansıydı. Bazıları tamamen insan görünüşüne sahipti. Bazılarının arkasından kanatlar, kuyruklar çıkıyordu. Bazılarınınsa kafası veya kolları ejderha görünümündeyken kalanı insandı.Tamamen insan olanların arasında melez gibi duruyorlardı. Fakat Satou hissedebiliyordu. Hepsi saf ejderhaydı!

"Bu da ne böyle?"

Satou, salınsa Nihil'i domine edebilecek bu varlıkların beş yolun arasındaki bitkilerin üzerinde toplanmasını izlerken kaşlarını çattı.

"Kimsiniz siz?"

Satou doğal olarak seslendi. Fakat bir cevap alamadı. Rahip ve rahibeler hepsi taşı merkez alacak şekilde dairesel bir şekilde oturdular. Bazı rahibeler Satou'nun nefesini kesebilecek kadar güzeldi.

Fakat Satou şu an durumu anlamaya çalıştığından dikkatini onların güzelliğine verebilecek durumda değildi. Birinin yanına adım adım yaklaştı. Yaklaştığı mavi kanatları olan, kaslı, yakışıklı bir adamdı.