Bölüm 76 - Morbus (3)

208 25 0
                                    

Tüm bu olayların üstünden zaman geçti. İlk başta nereye gideceğine dair bir fikri yoktu. Tabii sonraları, Satou o siyah cismin gözüktüğü yöne doğru ilerlemeye başladı.

Tam olarak olan olaylar hakkında bir fikri olmasa da bu elindeki kağıt parçasıyla yakından ilişkisi olduğuna emindi.

Bu yüzden o ve kızlar yürümeye devam etti.

Günlerce, belki de haftalarca sürdü yolculuğu. O vardığında yavaşça büyüyen o cisim tamamen açılmıştı. Gözleriyle gördüğü şey ise havada süzülen bir toprak parçasıydı.

"Hmm... Oraya nasıl hep birlikte çıkabiliriz?"

Satou ne yapacağını düşünmeye devam etti. Sonra aklına bir fikir geldi.

'Doğru ya! Kızları taşıyabilirim ki oraya. Biraz yorucu olsa da sorun olmaz.'

Düşüncesiyle birlikte kararını veren Satou planını söyledi ve kanatlarını görünür hale getirip çırptı.

Kanatlarını çırpması rüzgar dalgalarına sebebiyet verdi. Dalgalar tüm kızlara çarptı. Neyse ki hiç biri sıradan bir ölümlü değildi de bir zarar gelmedi.

Biraz daha kanatlarını esnettikten sonra ilk olarak Rose ve Roselia'yı yanına çekti. Aslında düşünecek olursa rüzgar büyüsü kullanarak oraya uçabilirdi. Fakat manası kururdu ve olası bir savaşta zayıf düşerdi.

Neyse sonuç olarak ikisini de bellerinden kavradı ve yavaşça birlikte yükselmeye başladılar. Yükseldikçe kızlar tatlı bir şaşkınlıkla yere ve etraflarına doğru baktılar.

"Vay be." diye yorumda bulundu Roselia.

"Biraz... Korkutucu." deyip hafif korkmuş şekilde Satou'nun göğsüne kafasını gömdü.

Satou gülümsedi. Açıkçası o da biraz tedirgin hissediyordu. Yine de kendi kanatlarına ve gücüne güveni tamdı.

Bu şekilde toprak kütlesine sağ salim çıkabildiler.

"Eski bir harabe mi?"

Diye tatlı bir şaşkınlıkla mırıldandı. Ne düşündüğünü tahmin edebilen Damon ise onun gördüğü şeyleri az buçuk inceledi.

'Hmm... Bu sefer bir miras değil sanırım. Her ne kadar mirasa benzese de... Gördüklerim kadarıyla buranın oldukça eskiden bir Ölümsüz tarafından yapıldığı kesin olsa da hangi amaç için olduğunu söyleyemem. Diğer kızları da yukarı çıkart sonra bir kontrol edelim.'

Satou başını onaylama anlamında hafifçe salladı.

"Ben aşağı iniyorum. Burası oldukça tehlikeli görünüyor. Hep beraber olana kadar fazla ilerlemeyin." diye uyarı yaptıktan sonra kanatlarıyla aşağı indi.

Aşağı indikten sonra da tıpkı Rose ve Roselia da yaptığı gibi Yuzuru ve Hana'yı da kendine çekti.

Hana'nın oldukça rahatsız olmuş bir ifadesi varken Yuzuru oldukça tepkisizdi. Farklı yüz ifadelerine rağmen ikisi herhangi bir ses çıkarmadı ve birlikte yukarı çıktılar.

Satou herkesi yukarı çıkardıktan sonra kanatlarını gizleme gereği duymadı. Ne de olsa burada onu görebilecek bir yabancı yok gibiydi.

Sonuçta herkesi yukarı çıkardıktan sonra yavaş adımlarla bulundukları yeri incelemeye karar verdiler.

Aradan biraz zaman geçti. Hiç biri elle tutulur bir bilgi bulamamıştı. Bir kaç yazıt olsa da diller o kadar eskiydi ki hiç biri okuyamadı. Satou, Damon'a sorduğunda ise geçen zamandan dolayı yazıtların okunamaz hale geldiğini söyleyince daha fazla araştırma gereği duymadı. Böylece hepsi orada olan tek devasa yapıya doğru ilerledi.

Ejdertanrı EfsanesiWhere stories live. Discover now