Bölüm 89 - Demircilik

185 29 0
                                    

"Demircilik hakkında ne kadar bilgiye sahipsin?"

Satou, Cornel'in sorusunu cevaplamadan önce biraz düşündü.

"Demircilik, her yerde her zaman rağbet gören bir meslektir. Yaptıkları ekipmanlarla rahat bir yaşam sürmeleri mümkün. Ekipmanın kalitesi demircinin verdiği emeğe göre değişir. Bazı demircilerin mevcut gücünün kat kat ötesinde mucizevi silahlar yaptığı dahi görülmüş."

Satou'nun cevabını duyan Cornel homurdandı.

"Doğru fakat sana sorduğum soru bu değil. Demircilik hakkında ne biliyorsun? Herhangi bir deneyimin var mı?"

Aslında anılarını kurcalayarak bunu ve onun hakkında birçok şeyi rahatlıkla öğrenebilirdi. Yine de başkalarının özeline girmeyi seven biri değildi. Bu yüzden soru sormak en iyi seçenekti.

Satou cevapladı.

"Açıkçası demircilik hiç ilgilenmediğim bir alan. Şu ana kadar demircilikle uğraşmak aklımın ucundan bile geçmemişti."

Cornel bunu zaten beklediğinden herhangi bir tepki vermedi. Bunun yerine sabırla açıklamaya devam etti.

"Öyleyse başlayalım. Demircilik hakkında ilk bilmen gereken şey. Yaptığın her eserde kalbini koymalı ve her seferinde daha iyisini yapabilirim deyip kendini geliştirmelisin. Tıpkı gelişim yapar gibi. Bunu anladın mı?"

Onun dediğini duyan Satou başını salladı.

Cornel daha sonra elini salladı ve oldukları yerde çeşitli madenler belirdi. Satou genelini daha önce görmesede renginden altın, demir ve de gümüşü renklerinden tanımlayabildi. Cornel iyice bir düşündükten sonra oradan eline Satou'nun demir olduğunu düşündüğü madeni aldı ve ona fırlattı.

Satou fırlattığı gibi yakaladı.

"İlk işin. Demirin eriyeceği en uygun sıcaklığı bulmak. Başla!"

Satou onun dediğini duyunca nedense bunun söylediği kadar basit olmadığını hissetti. Fakat yine de elleriyle çalışmaya başladı. Cornel'in yönergeleriyle ocağı kullanıyordu. Altta olan boşluktan demiri eritmek üzere bıraktı.

Aradan biraz vakit geçti. Demir eridi. Erimiş demiri Cornel'in yönergeleriyle verdiği demir kalıba döktü.

Kalıp bir kılıcın kalıbı gibi duruyordu.

Kalıba dökülen metal yavaşça soğumaya başlarken, Satou adeta bir çocuk gibi heyecanlıydı. Bu yeni bir şey yapmanın ve de öğrenmenin verdiği heyecandı.

Heyecanını bastırması biraz sürdü. O sırada da Cornel yeteri kadar soğuduğunu söyledi ve sonraki aşamaya geçti.

Maşayla demiri aldı ve dövmek üzere örse koydu.

Cornel, "Bundan sonrası en dikkatli kısım. En ufak hatan kılıcın kalitesinde düşüşe sebep olur. Dikkat et." diye uyardı.

Onun uyarısının üstüne dikkatini tamamen kılıca verdi. Bir elinde Cornel'in verdiği çekiç vardı. Diğer eliyle de örsü tutuyordu. Çekiç sesleri yankılanmaya başladı.

TANK! TANK! TANK!

Bu sessiz yerde çekiç seslerinin yankıları insana garip bir huzur veriyordu. Tabi bu huzur çok kısa sürdü. Cornel dikkatli bir şekilde nereye vurması, nasıl şekillendirmesi gerektiğini anlatırken Satou kazayla çekici tam kılıcın ortasına vurdu. Kılıcın ortasında küçük bir göçük belirdi.

Bunu gören Cornel ise sadece iç geçirdi ve ona devam etmesini söyledi. Satou da onun yönergelerine uyarak dövmeye devam etti. Vurulamayacak kadar soğumaya başladığında ısıttı ve vurmaya devam etti.

Ejdertanrı EfsanesiDonde viven las historias. Descúbrelo ahora