Bölüm 104 - Kaçış! (2)

106 14 0
                                    

Mars ve Elisa neler olduğunu anlayamazken Satou'nun arkasındaki iki varlığı görünce ikisinin de nefesi kesildi.

Bu varlıklardan birisi korkunç bir ejder insan siluetindeydi. Ejderha insan silueti ilk bakışta Satou'nun ejderha formuna oldukça benziyordu. Fakat kuşkusuz aralarında oldukça büyük farklar da vardı.

Öncelikle ondan gelen baskı Mars'ı gerçekten de denk biriyle dövüşüyormuş gibi hissettirdi. Hatta ondan üst bile olabilirdi ki bu onun duygularının alarm vermesini açıklıyordu.

Geri kalansa tamamen dış özelliklerden ibaretti. Pulları, Satou'nun pullarından daha koyuydu. Kanatları daha pürüzsüz ve görkemli, bakışlarından sızan enerji çok daha ölümcüldü.

Bunların dışında işin birde somut olmayan formu vardı tabii ki. Vücudundan yayılan Satou'nunkinden farklı olarak ölüm aurası değil, Damon'un niyetlerini ifade edercesine saf bir öldürme arzusu ve yanan bir alev misali şiddetli bir auraydı. Sanki etrafındaki her şeyi yakıp kül edecek gibi hissettiriyordu.

Diğeriyse daha önceden de görülen, korkunç bir alev ifritine benzeyen bir keçiydi. Etrafında alevler dans ediyordu. Magmayla akan elinde bir çekiç tutuyor, tehditkâr bir şekilde Mars'a bakıyordu. Aurası kesinlikle ejderha adamla yaraşır nitelikte olsa da tür olarak ikisi de apayrıydı.

Ejderhanın aurası kadar vahşi değildi. Tam aksine gayet akıcı ve huzur dolu bir aurası vardı. Fakat bu sakin auraya dikkatli bakıldığında sayısız ölüm emri vermiş bir generalin soğukluğu hissedilebilirdi. Sakin ve ölümcül... Tam olarak Cornel'in aurasının tanımı buydu.

"Damon, Cornel. Sonunda!"

Satou onları gördüğü gibi rahatladı. Artık endişelenmesine gerek yoktu. O anda Damon gözlerden kayboldu ve hemen Mars'ın önünde belirdi.

"Sen kim, hangi sıfatla öğrencimize dokunmaya cüret edersin?"

Damon hırıltıyla konuşarak Mars'ı boynundan tutup yukarı kaldırdı. Mars, ilk kez böylesine güçle boğazı sıkıldığını hissetse de hala deli gibiydi.

"Tch, haha! Çok iddialısın ejderha adam. Demek bu melezin ustası sensin. Peki ya ne olmuş? Hiçbir şey göklerden üstün değildir. Sen bile! Eğer beni sınanmanın ortasında öldürürsen felaketi sende üstüne çekeceksin. Ayrıca..."

Aniden Damon'u tekmeledi ve boğazını bırakmasına sebebiyet verdi.

"İstesen de beni yakalayamazsın. Gücümüz seninle eşit. Aynı zamanda diğer elemanla da."

Cornel'e göz ucuyla baktıktan sonra tekrar Damon'a döndü. Cornel görmezden gelinmekten hoşlanmasa da bu aslında onun için en iyi fırsattı.

'Yemi yuttu. Çocuğu alıp kaçıyorum. Plandaki gibi. Burası sende.'

'Bana bırak!'

"Muhahahaha! Komiksin insan. Gerçekten sana gücümüzün eşit olduğunu düşündüren de nedir?"

O anda baskısı katlanarak arttı. Öyle bir arttı ki kısa bir anlığına gökten toplanmakta olan bulutlar dahi titredi.

Bunu gören Mars'ın gözleri küçüldü.

"Vay canına..."

Satou ise o sırada hayranlıkla Damon'a bakıyordu. Onu ilk kez iş başına görüyordu ve etkilenmişti. Tam o anda Cornel kocaman kollarıyla Satou'yu ve Elisa'yı yakaladı. Beklentinin aksine magmadan yapılmış gibi görünen kolu yakmak yerine, şömine ateşi karşısında oturuyormuş gibi tatlı bir sıcaklık bırakıyordu.

Ejdertanrı EfsanesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin