Bölüm 51 - Kontrolsüz Dönüşüm

263 23 0
                                    

Satou manasını kılıçlara akıtarak hızla saldırdı. Kılıçlarının birinden ürpertici miktarda soğukluk diğerinde ise adeta bir güneş kadar yoğun bir sıcaklık yayılıyordu. Bunlar Satou'nun çok nadir kullandığı Heiwa ve Gyakusatsu idi.

Gyakusatsu'dan ürpertici bir turuncu alev yayılırken Satou tereddüt bile etmeden onu önündeki adama doğru savurdu.

Alev adeta bir dalga gibi atıldı! Kılıç daha adama değmeden önündeki adam turuncu alevlerle yanmaya başladı. Adam çığlık ata ata üç saniyede can verdi. O adama yakın olanların kalplerinde korku oluştu. Fakat bunu düşünecek lükse sahip değildiler. Bu nedenle saldırmaya devam ederken onları saran alevleri fark etmediler.

Fark ettiklerinde ise çok geçti.

Bir vuruşta en azından 5 askeri 6 saniyede öldürmüştü!

Bu dehşetengiz manzarayı gören bazı askerler savaşmayı unutup ona korkuyla baktı. Bu nasıl korkutucu bir güçtü böyle!

Tabii bu kişiler daha yaşadıkları şoku atlatamadan can vermişlerdi...

Satou tabii bu 6 saniyelik dilimde boş durmuyordu. Önüne çıkan her askeri tavuk keser gibi öldürüyordu.

Satou için bu savaş bir oyundan farksızdı. 600 askerin alemlerini bilemese de -daha doğrusu ölçmeye gerek duymasa da- hiç biri onu yenebilecek kadar güçlü değildi.

Sadece o ayıya benzeyen adamın gücünü tanımlayamıyordu. Bu nedenle en kısa sürede onunla karşılaşıp yenmek istiyordu.

Fakat ne yazık ki onunla karşılaşamadı. Bu nedenle de sinirini kalan düşmanlara yöneltmeye karar verdi.

...

Savaşın başka bir yerinde:

İki figür çarpışıyordu. Birisi siyah saç ve gözleriyle orta yaşlı bir adam iken diğeri de orta yaşlarda görünse de düşmanına göre daha iri yapılı idi.

Bunlar Jun ile ayıya benzeyen adamdan başkaları değildi.

Bu iki savaşçı şiddetli bir şekilde çarpışıyordu. O kadar şiddetliydi ki ordular liderlerine yardım etmeye cüret edemiyordu.

Ayıya benzeyen adam elindeki kısa kılıçla Jun'a bir kez daha saldırdı.

"Parıltılı Kesiş!"

Adamın elindeki kılıç da garip bir ışıltıyla parıldadı. Bu adamın ustalaştığı basit tekniklerden birisi olan Parıltılı Kesiş tekniğiydi.

Jun buna karşılık elindeki mızrakla saldırdı.

"Göğü Delen Mızrak!"

Jun'un elindeki mızrağın ucu karanlık bir ışıltı ile parıldadı. Bu parıltı Göğü Delen Mızrak tekniği ile karanlık elementinin harmanlamasıydı.

Mızrak garip bir yörünge ile hareket etti. Adeta gerçekten göğü biçecekmiş gibi hissettiriyordu.

Mızrağın kara ışıltılı ucu ile parıldayan kılıcın gövdesi çarpıştı!

Çarpışma oldukça şiddetliydi.

Jun çarpışma sonucu 5 adım geri gitti. Buradan düşmanının ne kadar güçlü olduğunu düşünebilirdiniz. Tabii ayıya benzeyen adam en az 10 adım geriye gitmeseydi.

Ayıya benzeyen adam kan kustu. Rakibi açıkça ondan daha güçlü olduğunu fark edince bir anlığına yüzü buruştu. Fakat ardından gülümsedi.

"Yiğidi öldür hakkını yeme. Gerçekten güçlüsün. Fakat..."

Elindeki kısa kılıcı yere attı ve kemerinde asılı duran garip görünümlü hançeri çıkartıp Jun'a atılırken cümlesini devam ettirdi.

Ejdertanrı EfsanesiOnde histórias criam vida. Descubra agora