Bölüm 73 - Şiir

235 27 0
                                    


"Son isteğim aslında iki parça. İlk olarak Elisa'nın tam geçmişini, bulup bulabileceğiniz her şeyi istiyorum. Neyi sevip sevmediğine kadar her şeyi. İkincisi ise Elisa'yı bulurken takılmamak için bana yardımcı olacak akademiden üç kişi seçmek istiyorum. Ayrıca onlar eğer benimle kalmayı isterlerse hiç bir şekilde müdahale edilmemesini istiyorum."

Müdire anında ayağa kalktı. İlk üç isteği kabul edilebilirdi. Fakat en son istediği şey, planlarını mahvetmeye eş değerdi!

Ya Satou bir gün imparatorluğa yüz çevirirse? O zaman ona bağlı olanlarda onunla birlikte giderdi. Bu da akademinin sonu olur, hatta imparatorluğu büyük zarara uğratırdı!

"Üç çok fazla!"


Satou, müdireye biraz hak verdi.

"En son sınırım. İki!"


Müdire hemen itiraz etti.

"Bir! Daha fazlasını alırsan bu isteğimizin hiç bir anlamı kalmaz."

Satou biraz düşündü. Ardından "Kabul fakat ek olarak klanımı bağlı olduğu krallığa baş kaldırabilecek kadar destekleyeceksiniz!" dedi.


Müdire kısa bir düşünme ile "Kabul." dedi.

"İyi, iyi güzel. Müdire hanım sizinle iş yapmak gerçekten zevkli."

Müdirenin yüzünde ise hiç hoş bir ifade yoktu. Mutsuzdu. Hem de çok mutsuz. Bir haydut tarafından soyulmuş gibi mutsuzdu.

Yine de bir şey söylemedi.

Burada yapacak işi kalmadıktan sonra bir mazeret uydurarak ayrıldı. O gittikten sonra Satou'nun yüzündeki kayıtsız ifade yerini kemik dondurucu bir soğukluğa bıraktı.

"Demek tecavüz etmeye kalkmış ha? Dong'ta pek içimden gelmemişti. Ne de olsa illüzyonda olan bir şey için çok saçma olur gibiydi. Fakat sonunda hıncımı birisinden çıkarabilirim."

Devam etmeden önce yüzünde hafiften bir gülümseme belirdi.

"Usta sayende birçok işi birden çözdüm. Artık tek yapmam gereken öğretmenimi bulmak. Fakat önce istediğim bilgilerin getirilmesini beklemem lazım."

Damon sessiz kaldı. Satou da bir şey demek yerine meditasyon yapmaya, acı dolu bir şekilde bedenine ejder manasını işlemeye başladı. Şu zamana kadar eğitim periyodu ikiye bölünmüştü.

İlk parçada sarayda eğitim görürken kalan zamanda genellikle ejder manasını vücuduna işliyordu.

Aradan bir gün geçti.

"Aziz ve azizeler ile çevrilmiş bir şeytan, aziz olabilir mi? Peki ya cehenneme düşmüş bir aziz, şeytan olur mu?" diye mırıldandı. Elindeki kitabı kaparken okuduğu bir kitaptan olan bu sözü düşündü.

Oldukça düşündürücü bir soruydu.

Acı verici meditasyonunun ardından güzel bir kitap iyi oluyordu. Hele bu tip düşündüren kitapları ufacık bir vakti olduğu an okumaktan çekinmiyordu.

'Okuduğun kitap oldukça ilginç.'

Satou gülümsedi. O da aynı fikirdeydi. Bir kahramanın bir gün iblis çukuruna düşmesini ve oradan çıkarken kendini tanıyamamasını ve zamanla orada ki iblislere benzemesini anlatıyordu. Hatta artık kendinin iblis mi yoksa insan mı olduğunu sorguluyordu. Bu da emin olamadığı sırada kendi kendine mırıldandığı bir cümleydi zaten.

"Pekala. Kitabı boş ver de ne oldu? Normalde sataşmaların haricinde konuşmazdın pek."

Satou'nun böyle demesi Damon'un ruhunun alnındaki damarlarını şişirdi ve ona oldukça yaratıcı şekillerde hakaretler etti.

Satou artık alıştığından duymazdan geldi. Zihnini boşalttı ve sadece okuduğu kitabı düşündü.

Ejdertanrı EfsanesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin