4.2.BÖLÜM-İLK GÜN

7 0 0
                                    

Okulların açılması demek aileler için alışveriş demekti. Babalar masalarda ihtiyaçlardan kısarak okul harcamaları için bütçe oluşturur sonra da alışverişe çıkılır ve okul üniformaları, kitaplar, defterler, kalemler, silgiler, çantalar, ayakkabılar alınırdı. Babalar alınlarındaki boncuk terler, ellerinde poşetler ile boşalan cepleri ile çarşı pazar yürür dururdu.

İki gün öncesi yani Cuma günü bizde okul alışverişi için kasabaya gittik. Kasabaya Koca Yusuf ile gitmeyi planlamıştık ama bir önceki gün yani perşembe günü planlar değişmişti. O perşembe günü Annem ve babam ile bahçemizdeki akasya ağacımız altında oturmuş öğle yemeğimizi yiyorduk. Önce bir motor sesi ve ezilen taşların sesleri duyuldu sonra da siyah bir araç bahçemize girdi. Gelen Doktor Ahmet'ti. Annem, babam ve ben ayaklandık. Doktor Ahmet bize doğru, biz Doktor Ahmet'e doğru yürüdük. Selamlaşma ve hal hatır sorulma faslından sonra masaya geçildi. Fırladım ve mutfaktan bir çay bardağı ile çatal kaptım geldim. Annem çayını kattı. Doktor Ahmet 3 şeker attı ve karıştırdı. Babam:

"Ahmet sen mesai saatinde uğramazdın. Hayırdır?" Doktor Ahmet:

"Bugün Sağlık İl Müdürlüğünden telefon aldım. Okula yeni başlayan çocukların vurulması gereken aşılar hakkında bilgi istediler. Bende sizinle konuşmaya geldim." Annem:

"O iş kolay Ahmet ama önce sen böreğimin bir tadına bak. Ömründe bu kadar güzelini yememişsindir." Kıkırdayan babam:

"Ahmet kardeşim, Ali ile bizim midelerimiz Emel'in yemeklere alışıktır. Bize dokunmaz ama bana sorarsan sen böreğe sakın dokunma, sonra tüm gün tuvaletten çıkmazsın." Dedi ve kahkahayı patlattı. Gülümsedik. Annemde misafir yanında olduğu için gülümsedi ama çok geçmeden babamdan derinden bir ah sesi yükseldi. Annem:

"Hayatım kusura bakma, çatalı böreğe batırmak istemiştim. Eline denk geldi." Dedi ve Ahmet Abi ile ben kıkırdadık. Biraz sonra tepside börekler azaldı, bardaklar boşaldı ve çaylar tazelendi. Şekerler atıldı, kaşıklar şakırdadı. Onlar konuştu, ben dinledim. Muhabbet bir ara Cuma günü yapacağımız okul alışverişine geldi. Doktor Ahmet:

"Koca Yusuf ile gitmenize gerek yok. Ben sizi bırakırım. Hem bizim hanımda kasabaya alışverişe gitmek istiyordu." Annem:

"AAA, Ahmet sen evli miydin?" Doktor Ahmet gülümsedi ve:

"Evleneli bir sene oldu. Talat söylemedi mi?" Annem babama, sanki çok önemli hayati bir bilgiyi vermemiş gibi baktı. Babam:

"Hayatım hiç sormadın ki." Gözlerini deviren annem, Doktor Ahmet'e döndü:

"Neden eşini yanında hiç getirmedin. Kızcağız evde oturmaktan sıkılmıyor mu?" Doktor Ahmet:

"Sıkılmıyor. Çünkü eve daha bu sabah geldi. Düğünümüz geçen sene, ben köye gelmeden 2 ay önce olmuştu. Ayşe de Yeşilli köyüne geleceğimiz için benim kadar heyecanlıydı ama annesi hastalandı. Kadının bakacak kimsesi olmadığı için Ayşe de mecburen yanında kaldı. Kayınvalide iyi olunca Ayşe de daha dün akşam yanıma gelebildi."

Muhabbet bir süre daha devam etti. Sonra da yarın için buluşma saati kararlaştırıldı ve Ahmet Abi gitti.

Ertesi gün yani Cuma günü sabah erkenden kalktık. Güzel bir kahvaltı hazırladık. Çayın altı kapatıldı ve siyah araba bahçemize girdi. Doktor Ahmet ile eşi Ayşe abla araçtan indiler. Ayşe Abla mavi gözlü, beyaz tenli, simetrik yüz hatlarına sahip, kısacası yüzünden gülümsemesi eksik olmayan, güzel bir kadındı.Selamlaşma ve tanıştırılma faslından sonra akasya ağacımızın altında, masamızda yerlerimizi aldık. Bol konuşmalı, güzel bir kahvaltı oldu. Annem ile Ayşe Abla çabuk kaynaştılar.

BİR ŞEHRİN HİKAYESİ(Tamamlandı.)Where stories live. Discover now