1.5 - SÜRPRİZ

35 3 0
                                    

Karanlık. Aydınlık. Karanlık. Aydınlık. Fener kendi kendine yanıp sönüyordu. Sonra da ışık tamamen gitti. Olacak iş mi şimdi bu yani? Kırk yılın başında kendisine bir işim düşmüştü onda da pili bitmişti. Söylenerek yorganı üzerimden attım ama yerimden kalkamadım. Çünkü iki büklüm halde albüme bakmaktan belim acayip tutulmuştu. Yavaşça, inlemelerim eşliğinde yatağıma sırt üstü uzandım. Çıt. Çat. Belimden gelen sesler ile sırtıma tatlı bir rahatlama yayılmaya başladı.

Şimdi asıl probleme odaklanabilirdim. Pili nereden bulacaktım? Odamda pil olduğunu hatırlamıyordum ama evde mutlaka olmalıydı ama neredeydi? Aklıma gelen birkaç yer vardı ama aramalar esnasında çıkan gürültüden dolayı annemle muhatap olmak ve yalan söylemek zorunda kalabilirdim. Yalan söylemekte hiç hoşuma gitmezdi ama albümde, bozuk ruh sağlığıma iyi gelmişti. Uyumayı denesem... Yok, uyku yakınlarımda olsaydı mutlaka hissederdim. En iyisi pil bulmaktı ama nereden bulabilirim? Nereden bulabilirim? Nereden bulabilirim? Buldum! Pil değil ama başka bir el feneri daha vardı ve salonda, elektriklerin kesilme ihtimaline karşı dururdu. Hem de elimdeki dandik el fenerinden on kat daha iyi aydınlatırdı.

Odamın kapısına doğru yürüdüm ve kolu kavradım ama durdum. Gecenin ilerleyen saatlerinden dolayı evimizin sıcaklığı da hissedilir derecede soğumuştu. Az önce yorganın altında iki büklüm durmaktan da sırtım su gibi terlemişti. Bu durumda ciğerlerimden rahatsızlanma ihtimalim pek yüksekti. Yatağımın üstünden yorganımı aldım ve saçlarımda terden ıslak olduğu için kafamı da örtecek şekilde bir pelerin gibi sırtıma attım. Sonrada odamdan çıktım ve parmak uçlarımda merdivenlerden indim.

Ay bulutların arasında istirahat ettiği için evin içi de bayağı bir karanlıktı. Bir sakatlık yaşanmaması adına yavaş ve dikkatli adımlar ile ilerliyordum. Sonunda aşağı kattaki salona varabildim. Feneri vitrinin çekmecesinde aldım ve kontrol ettim ama evin karanlığına gözlerim alıştığı için boş yere pilin enerjisini harcamamak adına feneri hemen söndürdüm. Sonra da üst kat merdivenlerine doğru yürümeye başladım.

Mutfağın önünden geçerken duyduğum gürültüyle baştan ayağa titredim. Ses mutfaktan gelmişti ve mutfağın kapısı sağ tarafımda kalmıştı ama kafamı örten yorgandan sağımı da solumu da tam göremiyordum. Bir türlü de sağ tarafıma dönüp, gürültünün neden çıkmış olduğuna bakmaya cesaret edemiyordum. Korkudan olduğum yerde donup kalmıştım ve sırtımdan aşağı terler yuvarlanıyordu. Aklımı cinler, periler, ruhlar istila etmişti. Sanki sağıma dönersem, mutfağın içinden bana doğru bakan çirkin suratlı, insan olmayan bir varlık ile karşılaşacağımı zannediyordum.

Ahhhh. Ahhh. Duyduğum bu cılız inleme sesi ile farkında olmadan tuttuğum soluğumu bıraktım ve elim alnıma bir şaplak indirdi. Oradan kalkmadan da çeneme doğru yüzümü sıvazladı. Babam yine bayılmıştı. Galiba bu akşam kafaya koymuştu; ikimizden birini kalpten götürecekti. Feneri yaktım ve mutfağın zemininde sol yanı üzerinde baygın yatan babamı gördüm. Söylenerek yanına vardım ve kafasını dizlerimin üzerine koyarak yüzüne hafif tokatlar atmaya başladım:

"Baba, baba hadi kendine gel. Benim ya! Korkacak bir şey yok." İnlemeye başladı ve göz kapakları titredi. Sonra gözleri aralandı ve aniden kocaman açıldılar. Titreyen dudakları ile kekeleyerek:

"Bi- bis-bismillah rah-rah – rahmani" dedi ve yine bayıldı. Gözlerimi devirdim ve tokatlamaya devam ettim:

"Baba kalk ya! Zaten canım sıkkın. Gecenin bu saatinde bir de seninle mi uğraşacağım." Dedim.

Bu anda aklıma sırtımdaki yorgan geldi. Galiba tüm bunlara neden yorgandı. Kafamın üstünden sırtıma pelerin gibi attığım beyaz renkli yorgan ile mutfağın önünden geçince, zaten karanlık olan evde babam kim bilir beni neye benzetmişti? Ve yorgan hala üzerimde olduğu için babam yine bayılmıştı. Yorganı hemen üzerimden attım ve feneri yüzümü aydınlatacak bir konumda mutfağın zeminine koydum. Sonra da bir bardak su aldım ve suratına serpiştirmemle babam ayıldı ama bu defa beni net gördüğünden korkmadı ve yattığı yerden doğruldu. Bende hemen söylendim:

BİR ŞEHRİN HİKAYESİ(Tamamlandı.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin