3.12.BÖLÜM-HASTALIK

15 0 0
                                    

Gecenin en karanlık saatlerinde gözlerim açıldı. Battaniyem ağzıma kadar çekili olduğu halde üşümekten dişlerim birbirlerine çarpıyor, takır takır sesler çıkartıyorlardı. Galiba beni uyandıranda bu takırtılar olmuştu. Bir terslik vardı. Çünkü üşümemem gerekiyordu. Bakışlarım tavana kaydı ve mırıldandım:

"Ha şimdi anlaşıldı, bu sene kış amma da erken gelmiş." dedim ve üzerimdeki battaniyeyi kenara ittim. Titremelerim iyicene arttı. Yatağımdan kalktım ve karşı kanepenin kasasından hızla iki tane battaniye daha aldım. Üç battaniyeyi üst üste serdim ve hemen altına girdim. Bir süre daha titredim ama çok geçmeden uykuya daldım.

Güneş doğarken, horozların seslerine yeniden uyandım. Gözkapaklarıma ağırlıklar bağlanmış gibiydi, zorlukla açabildim. Sanki vücuduma enerji veren pil, bitmeye yakın gibi kolumu dahi kaldıracak halim yoktu. Boğazım, kızgın kumları ile dört bir yana uzanan çöllerde, günlerce susuz kalmışçasına kupkuruydu. Boğazımı ıslatmak amacıyla yutkunmaya çalıştığım anda ise bıçak sokulmuşçasına bir ağrı peyda oldu.

Bu arada bir şeyi fark ettim. Üzerimde fazla ağırlık vardı. Nedenini anlamakta da gecikmedim. Akşam tek battaniye ile yatmıştım şimdi üzerimde 3 tane battaniye vardı. Bu 2 battaniye üzerime nasıl gelidiğini hatırlayamamıştım? Annemin üşümemem için üzerime örtme ihtimali de yoktu. Çünkü yaz aylarının, en sıcak günlerini yaşıyorduk. Babam da olamazdı. Çünkü gecenin bir vakti, uykusu kaçmasın diye sabaha kadar tuvaletini tutan bir adamdı.

Bu kadar battaniyenin altında, sıcaktan bunalmam gerekirken sanki hafiften biraz üşüyordum. Tüm gücümü topladım ve battaniyeleri üzerimden attım. Üzerime soğuk su dökülmüşçesine irkildim ve titremeye başladım. Bu ani şok battaniyelerin nasıl 3 tane olduğunuda hatırlattı. Kısa bir an düşündüm ve tüm parçalar yerine oturdu. Evet. Her şeyin nedeni boğazımdı. Dün Almacı Hayri'nin evinin arkasında Göksu'nun serin sularına girdik. Sonra Deli Sado'nun korkusundan kurumadan, ıslak elbiselerimiz ile rüzgâra karşı yürüdük. Boğazımda pusuda yatan farenjitte saldırıya geçti. Boğazım şişti ve iltihap ateşi mi yükseltti. Dün akşam uyandığımda tavana baktım ve yükselen ateşim ile uyku mahmurluğu sayesinde lapa lapa yağan karların hayalini görmüştüm.

Şuanda üşüyordum. Hem de ne üşümek! Birbirine çarpan dişlerimden bir tanesi her an kırılabilirdi. Midem bulanıyordu başımda dönüyordu ama üşümem lazımdı. Üzerimi tekrardan örtmedim. Çünkü ateşimin düşmesi gerekiyordu. Titremelerimin şiddetinden anladığım kadar ile her an havale geçirebilirdim.

On dakikaya yakın kanepemi sarsan titremelerimin eşliğinde, üzerim açık halde yattım. Dakikalar ilerledikçe vücuduma dalga, dalga rahatlık yayıldı. Dişlerimin birbirine vurması kesildi. Titremelerim hafifledi. Baş dönmem ile mide bulantım geçti. Bütün bunların anlamı ateşimin düştüğüydü. Rahatlama ile birlikte açılan baraj kapaklarından suların taşması gibi uyku üzerime çöktü. Ateşimin tekrar yükselmemesi adına yalnızca bir tane battaniyeyi üzerime çektim ve anında uykuya daldım.

Tekrar uyandığımda annemin sesi bahçeden geliyordu. Bana sesleniyor, kahvaltıya çağırıyordu. Boğazımdan dolayı sesim kısıldığından ne kadar cevap vermek istesem de boğazımı ağrıtmaktan başka bir işe yaramadı. Benden cevap alamayan annem salona girdi ve sitem etti:

"Oğlum, uyanıksın da neden cevap vermiyorsun. Hadi çabuk elini yüzünü yıka, masaya gel." Hışırtılı, fısıltı halinde çıkan sesimle:

"Anne, bende kalkmayı çok istiyorum ama şuan için mümkün gözükmüyor." Dedim.

Sesimdeki bozulmayı duyan annem elleri ile kulak üstü saçlarını hızlı, hızlı düzeltmeye başladı. Gözlerimi devirdim. Paniklemişti. Biliyordum. Emindim. Çünkü bu saç düzeltme hareketi, annemin paniğe geçişinin ilk aşamasıydı. Şimdi de kaşları çatıldı ve gözleri ıslandı. İşte bu da paniğinin ikinci aşamasıydı. Hızla, yalpalayarak yanıma geldi. Gelirken de hemen sağında duran masaya çarparak devirdi. Üzerinde duran sürahimizde yere düşüp parçalandı ama annem bütün bunların farkında değildi. Çünkü 3. Aşamadaydı. Bu aşamada sadece paniklemesine neden olan soruna odaklanırdı. Çevresini görmezdi.

BİR ŞEHRİN HİKAYESİ(Tamamlandı.)Where stories live. Discover now