1.3 - İSTANBUL

56 3 0
                                    

Uykumun gelmesi umudu ile birkaç dakika boyunca odamda yürüdükten sonra tekrar yatağıma döndüm ve sırt üstü uzandım. Karşımda odamın pencereleri duruyordu ve boğazı izleme imkânı sunuyorlardı. Üstelik birde kız kulesini izleme imkânına sahiptim ama bu imkânı bana odamın pencereleri sunmuyordu. Ebatları büyük, gün batımında resmedilmiş bir kız kulesi tablosu duvarda, pencerenin sol yanında asılıydı.

Bir boğaza bir kız kulesi resmine bakarken üzüntüm, kederim çoğalıyordu. Bu güzelliği nasıl bırakıp gidecektim? Bu güzelliği geride bırakacakları için mutlu olmaları yüzünden annem ve babamın akıllarının başında olmadığını düşündürmüyorum desem yalan söylemiş olurdum. Hangi aklı başında bir insan bu güzel şehri sevinç çığlıkları ile gerisinde bırakırdı ki?

İstanbul. Hem benim nezdimde, hem de tüm dünya nezdinde ayrı bir yeri olan İstanbul. Farklı dilleri konuşan, farklı kültürleri olan, yedikleri yemekler bile farklı olan milletleri barındıran İstanbul. Yağmurları, sıcakları, rüzgârları, ormanları farklı olan, kısacası hem coğrafi hem de insani yönden birbirlerinden tamamen farklı Asya ve Avrupa kıtalarını, hırkamızın iki yakasını birleştiren tek yegâne düğme gibi birbirlerine bağlayan İstanbul. Bin bir çeşit milletten insanı, o koca bağrına, bir anne şefkati ile basan İstanbul. Tarihin en ateşli sahnelerine baş aktör olan İstanbul. Hem geçmişi hem şimdiyi yaşatan İstanbul.

Ciğerlerimde soluduğum ilk hava, gözlerime giren ilk ışıklar, kulaklarımda duyduğum ilk sesler, kanıma karışan ilk sular, dokunduğum, hissettiğim ilk yerler hep İstanbul'dur. İlk sözlerimde, hastalıklarımda, sevinçlerimde, üzüntülerimde, öfkelerimde, mutluluklarımda İstanbul hep yanımda olmuştur. İstanbul benim için ikinci bir anne baba, olmayan kardeşimdir. Kendimi bildim bileli, İstanbul yüreğinin en güzel yerinde, ben ve aileme güzel bir yuva olmuştur. İstanbul beni ben yapan, en kıymetli bir parçam olmuştur.

İstanbul'un denizi de başkadır. Güneşin bulutların dahi yuvalarında saklanmasına neden olan bir öfke ile yeryüzünü kavurduğu günlerde, buz gibi sularında insanları serinletir. O sular en müthiş müzisyenlere taş çıkartan besteleri ile gergin ruhları huzura erdirir. Kıyısında en güzel aşklar yaşanır. İnsanların umutla salladıkları oltalarını, içerisinde büyüttüğü çeşit çeşit balıklar ile donatır. Babaların oğulları; dedelerin torunları ile balık tutmalarına vesile olarak aile bağlarını kuvvetlendirir. Üzerinde koca koca gemileri, vapurları hiç gocunmadan, yorulmadan taşıyan bu denizinin de gönlümde ayrı bir yeri vardır.

Beni ben yapan bu şehirden ayrılmak, beni derin bir kedere boğuyordu.                                                                                                                                           

BİR ŞEHRİN HİKAYESİ(Tamamlandı.)Where stories live. Discover now