3.16.BÖLÜM-CAN SIKINTISI

13 0 0
                                    

Bugün hastalığımın 5. günü, annem ve babam okulun resmi işleri için Sivas'a, İl Milli Eğitim Müdürlüğüne gidecekler. Annem daha iyileşmediğime kanaat getirdiği için ben evde kalıyordum. Bu duruma birazda sevindim. Çünkü bizimkiler Sivas'taki Müdürlüğe girdikleri vakit, mesai bitimine kadar çıkmazlardı. Bu durumda, Milli Eğitim Müdürlüğü'nün koridorlarında saatlerce, can sıkıntısının çarpık çurpuk, çirkin suratlı adamlarından korunmak için hayal dünyamın en kuvvetli muhafızlarını harekete geçirmek zorunda kalacağım anlamına geliyordu. Bu yüzden evde kaldığıma hiçte üzülmedim.

Babam dün akşam Hacı'ların evine gitmiş ve Koca Yusuf'a, bugün için kasabaya gideceklerini, sabah giderken kendilerini de almasını rica etmişti. Kahvaltından beri, ben ve fukara kapımızın eşiğinde otururken, annem ve babamda içeride hazırlanıyorlardı. Bizimkiler hazır olduğunda Koca Yusuf da at arabası ile bahçemize girdi. Hacı'da yanındaydı. Annem ve babam arabaya binerlerken, Hacı'da iniyordu. Tüm gün, evde yalnız olacağımı öğrenince, günü benimle geçirmek için gelmişti.

Annem el sallarken at arabası bahçemizden çıkıyordu. Hacı ile eşiğe çöktük ve boş şeylerden konuşmaya başladık. Biraz sonra Maho'da bize katıldı ve üçümüz, bir süre daha lakırdımıza devam ettik. Konuşacak bir şey kalmayınca da kafalarımızı önümüze eğdik ve düşüncelere daldık. Bir süre sonra can sıkıntısı, kara bir bulut gibi üstümüze çökmek üzereyken Maho aniden önümüze atladı:

"Gençler, böyle akşama kadar sıkılmaktan gebereceğiz. Dinleyin la, aklıma bir fikir geldi." Hacı:

"Aman galsın. Senden ne hayır gördük de fikirlerinden görek." Maho:

"Önce bir dinle la, gülmekten altımıza bırakacağız. Aklıma, bizim muhtar için güzel bir şaka geldi." Hacı:

"Oğlum geç otur şuraya, muhtarında Sado'dan pek farkı yoktur. Sokacan başımızı belaya."

"Yazık muhtara, iyi biri aslında, bence de yapmayalım." dedim ama Maho, biz kabul etsekte etmesekte sıkıntıdan patladığı için yapacağını söyledi ve benden iki kâğıt, bir kalem istedi. Eve girdim ve salondaki çalışma masamın üzerinden Maho'ya kağıt ve kalemlerini verdim.

Akasya ağacının altındaki masaya oturan Maho, bir süre büyük bir ciddiyetle kâğıtlara bir şeyler yazdı durdu. Bizde bu arada Hacı ile lakırdımıza devam ettik. Sonunda oturduğu sandalyenin arkasına yaslanan Maho bir güzel gerindi. Bir kâğıdı sağ, diğerini sol eline aldı ve göz hizasına kaldırdı. Bir süre ikisini de inceledi ve memnun olduğunu belirtir şekilde kafasını salladıktan sonra sandalyesinden kalkarak, elindeki kâğıtlar ile koşarak yanımıza geldi. Kağıtları okuduk ve anında kahkahayı patlattık. Kâğıtların birinde Muhtar Ahmet'e hitaben, bir kadının ağzından ateşli bir aşk ilanı yazılıydı. Hacı:

"Ulan ne adamsın Maho la, mektubu yazdığını görmesen, bir kadın yazmış derim. La yoksa gerçekten Muhtar'a vuruldun mu?" Sesini kadınlara benzeten Maho:

"He, bana yüz vermeyince intikam alıyorum. Aman boş ver onu, sen daha iyiymişsin, hadi bir öpücük ver Maho bacına" dedi ve Hacı'yı öpmek için uzandı. Hacı kolları ile Maho'yu uzaklaştırırken, kahkahalara boğulduk. Sonra da Maho, büyük bir heyecan ile planını anlattı ve elini önce bana, sonra da Hacı'ya uzatarak zorla çaktırdı. Maho, planını uygulamak için sabırsızlanıyordu ama anneme bir söz vermiştim ve bahçeden dışarı çıkmayacaktım ama Maho sağ olsun, ne yaptı etti sözümü bozdurmayı başardı.

Muhtarın evine doğru yürümeye başladık. Maho durmaksızın konuşuyordu ve ne kadar eğleneceğimizden bahsediyordu. Yedek pantolon getirmediğine pişman olduğunu çünkü gülmekten altına bırakacağını söylüyordu. Yolun yarısında, Hacı daha fazla dayanamadı ve kolunu Maho'nun omzuna atarak, eli ile ağzını kapadı. Maho ise hala mırıltılar halinde olsa da konuşmaya devam etti. En sonunda Hacı'nın elini ısırınca da enseye şaplağı yedi. Maho'nun şakası nasıl sonuçlanacak bilmiyordum ama ben şimdiden çok eğleniyordum. Bu arada annemin bahçeden çıkma yasağını ihlal ediyordum ama onlar şuanda Sivas yolunda oldukları için bir sıkıntı olacağını zannetmiyordum. Ah Maho ah.

BİR ŞEHRİN HİKAYESİ(Tamamlandı.)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt