1.6 - KIZ İSTEME

41 2 0
                                    

Şimdi benim yatağım üstünde oturmuş aile albümümüze annem ve babamla birlikte ilk fotoğraftan itibaren en başından bakmaya başladık ama az önce baktığım resimlere bir daha bakmak hem de bunu annem ile birlikte yapmak evliya sabrı gerektiren bir olaydı. Babam da benim gibi acayip sıkılmış görünüyordu.

Annem fotoğraflara öyle bir bakıyordu ki, sanki gazetelerin eklerindeki iki resim arasındaki 7 farkı bulmaya benzer bir iş yapıyormuş gibi dikkatle inceliyordu. Üstelik bir yandan da konuşuyordu ve baktığı fotoğrafta üzerinde duran elbisenin fark edilebilmesi için dikkatli gözlere gerek olan ufak bir söküğünün nasıl meydana geldiğini o elbiseyi nerede, ne zaman, kimlerle aldığını, alırken yaşadığı kararsızlıkları dahi anlatıyordu. Yani acayip sıkıcıydı.

Nihayet bir saatin sonunda annem gelmeden önce babamla en son baktığımız fotoğrafa gelebildik; Ömer dedemin yanan eski evinin fotoğrafıydı. Annem bu fotoğrafın üzerinde durmadan hemen sayfayı çevirdi.

Yeni açılan sayfadaki fotoğrafa bakan hem annem hemde babam tebessüm ettiler ve birbirlerine baktılar.

Bense ilk defa şimdi gördüğüm bu fotoğrafı inceliyordum. Geçen sene annem albümü güncellemişti ve bu fotoğrafta o zaman albüme girmiş olmalıydı ki ben daha önce görmemiştim. Fotoğrafta annem, babam ve Ömer dedem vardı. Ömer dedem bir kolunu annemin, diğer kolunu da babamın omzuna atmıştı ve üçü de gülümsüyordu. İlginç olan şeyse babamın kafasının sargılı, suratının morluklar içinde olması ve üzerindeki 'GÜVENLİK' yazan monttu. İç çeken annem:

"Ah Talat, o gün ne kadar heyecanlı ve mutluyduk. Hatırladın mı?"

"Hiç unutur muyum hayatım. O gün sayesinde hayatım mükemmel hale geldi." Annem:

"Benimde öyle oldu."

Bense şaşkındım. Çünkü babamın halinden dayak yediği açıktı. Muhtemelen de Ömer dedem tarafından dövülmüştü ama annem ve babam o günden bir mucize gibi bahsediyorlardı. Ayrıca bir önceki fotoğrafta görüldüğü gibi Ömer dedem yanan eski evinin fotoğrafını, evini yaktığı için sırf babama olan öfkesi azalmasın diye çekmişken ne olmuştu da böyle sarmaş dolaş olmuşlardı? Bizimkilere bunu sorduğumda annem başka bir noktaya takıldı:

"Ömer dedenin yanan evin fotoğrafını o amaçla çektiğini kim söyledi?"

"Babam." Bakışları babama dönen annem:

"Talat, bunu nereden çıkardın?"

"Hayatım, yoksa yanan evin resmini neden çekecek?" Annem:

"Sigorta için olamaz mı?"

"Sigorta mı? Bak bu aklıma hiç gelmemişti ama tek bir fotoğrafı ne işine yarayacak?"

"Tek fotoğraf olduğunu nereden biliyorsun? O gün birçok fotoğraf çekildi."

"Diğer fotoğraflar nerede o zaman?"

"Sigorta şirketi aldı."

"Hım tamam o zaman hayatım Ömer babanın günahını aldım."

Annem, üçünün olduğu fotoğrafı eline aldı ve bir kez daha derince bir iç çekti:

"O gün ne kadar da heyecanlıydım." Babam:

"Ben senden daha fazla heyecanlıydım. Ne de olsa Ömer babadan iki defa dayak yemişliğim vardı ve üstelik adamın yaktığım evine kızını istemeye gidiyordum."

"Talat hatırlıyor musun? Babama, senle sözlenmek istediğimizden bahsetmek için aylarca beklemiştik."

"Hatırlamaz mıyım? Bir türlü cesaret edememiştik. Konuyu Ömer babaya açmanı her hafta erteleyip durmuştuk."

BİR ŞEHRİN HİKAYESİ(Tamamlandı.)Where stories live. Discover now