4.14.BÖLÜM-PASTAHANE

6 0 0
                                    

Gözlerim aniden açıldı. Günlerden cumartesi, yani tatildi. Dün gece eve geldiğimde, saat ikiyi geçmişti ve bizimkiler derin uykudalardı. Sessizce eve girmiştim ve kendimi yatağa bırakmıştım. Yorgunluk gizlendiği delikten hızla çıkmıştı ve çok geçmeden uykuya dalmıştım. Dün gece, uykuya dalmadan hemen önce eğer bizimkiler müsaade ederlerse, öğlene kadar uyumayı düşünmüştüm ama şuan saat 7'yi gösteriyordu. Bu düşüncemde yanıldığımı anladım. Dert etmem gereken annem ve babam değilmiş. Asıl dert etmem gereken, kendi vücudummuş. Daha doğrusu biyolojik saatimmiş. Yine gücünü ortaya koymuştu.

Psikolojimiz ve vücudumuz, düzenlerinin bozulmasından hoşlanmazlardı. Ailemizden, dostlarımızdan, evimizden, işimizden ayrı düştüğümüz vakit psikolojimizin şikâyetleri başlardı. Yemek, uyku, hareket düzenimiz bozulduğu vakit ise vücudumuzun sızlanmaları başlardı. Bazı durumlarda ikisi bir olurlardı ve hayattan bizi bezdirirlerdi. İşte bu sebepten vücudumun önlemi olan biyolojik saatim, düzeni korumak adına, beni erkenden uyandırmıştı. Psikolojimde devreye girmişti ve sonuçta gözüme de uyku girmiyordu.

Çok geçmeden bizimkilerde uyandı. Onların biyolojik saatleri de çalışıyordu. Uyandılar ama hemen kalkmadılar. Yatak odalarından konuşma sesleri geliyordu. Bende kalktım ve odalarına daldım. Boyuma, kiloma ve yaşıma ters düşse de yatağa, tam aralarına atladım. Çatırtılar duyuldu ama yatak kırılmadı. Galiba bu tür hareketler için fazla büyümüştüm. Üçümüz yatakta bir süre muhabbet ettik. Sonra da birlikte kahvaltımızı hazırladık. Hava güneşli ve okullar tatil olduğundan masamızı bahçeye, saçları dökülen akasya ağacımızın altına çıkardık. Uzun bir kahvaltı ettik. Bir ara konu Maho'dan açılınca, sürpriz doğum günü partisi planımdan bahsettim ve Salı günü, öğleden sonraki iki dersimizde partiyi yapmak için izin istedim. Annem:

"Ne iyi düşünmüşsünüz. Derslerinizin sizin ve ülkemizin geleceği için önemi tartışılamaz ama dostluğun, sevginin önemini bu hayatta hiç bir şey alamaz. Yardım edebileceğimiz bir konu olursa çekinmeyin." dedi ve çayını yudumladı. Ekmeğini, sucuklu yumurtaya daldıran Babam:

"Bence de iyi akıl etmişsiniz. Maho kaç gündür doğum günüm diyerekten, beynimizi kurtlar gibi kemirdi. Eğer doğum gününü kutlamasaydınız, bir sene susturamazdık." dedi ve ekmeği ağzına atmadan önce kısa bir kahkaha attı.

Öğlene doğru Koca Yusuf'un arabası ile kasabaya inip, parti için alışveriş yapacağımızı söyledim. Bu alışveriş için gerekli olan parayı aramızda topladığımızı ama yeterli olmadığını da ekledim. Babam, Doktor Ahmet ile kasabada bir işleri olduğunu, istersek onlarla gelebileceğimizi, ayrıca parti için istediğimizi almamızı ve para konusunu dert etmemizi söyledi. Almayı düşündüğüm hediyeden bahsedince babam kendisinin halledeceğini ekledi.

Bizim çocuklar ile bugün öğlen, Hacı'ların evinde buluşmak üzere sözleşmiştik. Saat 11.00'e doğru, babam ve annem ile birlikte, sağlık ocağına doğru yürümeye başladık. Annem kasabaya gelmeyecekti. İşimizi halledip kasabadan dönene kadar Ayşe abla ile çene çalmayı düşünüyordu. Elinde, üzeri peçeteler ile kapalı bir tabak kek vardı. Sabah kahvaltımızda, annem evde tek başına kalacağını anlayınca, Ayşe abla ile vakit geçirmeyi planlamıştı. Kahvaltıdan hemen sonra da mutfağa geçmiş ve kek yapmaya girişmişti.

Köyümüzde, öğretmen evi gibi doktor evi de vardı. Aynı bizim ev gibi doktorun evi de sağlık ocağı ile aynı bahçeyi paylaşıyordu. Hatta evlerin planları dahi aynıydı. Annemi Ayşe abla ile bıraktık ve Hacı'lara doğru yol aldık. Araba onlar için sürpriz olacaktı. Hacı'ların bahçeye girdiğimizde Hacı, Gözlük ve Fırıldak bir taşın üstünde oturuyorlardı. Ahmet Abi önlerinde durdu. Babam:

"Hadi çocuklar ne bakıyorsunuz. Daha kasabaya gideceğiz. Atlayın bakalım ama Hacı sen önce babana Ahmet Abi'nin arabası ile gideceğinizi haber ver. Selamımı iletmeyi de unutma."

BİR ŞEHRİN HİKAYESİ(Tamamlandı.)Where stories live. Discover now