5.7.DÜŞMEK

7 0 0
                                    

Öğlenden sonraki dersimiz istisnalar haricinde dünya üzerindeki tüm öğrencilerin en çok sevdiği ders olan beden eğitimiydi. Beden eğitimi derslerimize babam girerdi. İlk on dakika ısınma hareketleri yaptırırdı. Sonra da okulun sınırlı sayı da olan futbol, basketbol, voleybol toplarını öğrencilere verir ve serbest bırakırdı. Bu beden eğitimi dersimiz de yine aynı şekilde başladı ve devam etti.

Öğlenden önce bizim çocuklar ile beden eğitimi dersinde maç yapmaya karar vermiştik. Hatta karşı takımı da ayarlamıştık. Daha önce de oynadığımız, Ayı Haydar'ın takımı ile rövanş maçı yapacaktık. Daha önceden takım planı, kimin nerede oynayacağı belli olduğu için bu defa hiç konuşulmadan herkes yerlerini aldı ve maç başladı. Teneffüs zili çaldı ama maça devam ettik. Diğer sınıfların öğrencileri bahçeye çıkıyorlardı. Bu arada faul olmuştu ve bana karşı yapılmıştı. Topu faul noktasına koydum. Geriledim, geriledim ve koşturup topa burnu geçirdim. Top uçtu gitti, okulun çatısına kondu ama aşağı inmedi. Çatıya çıkmam gerekiyordu. Öyle de yaptım.

Teneffüs olduğundan ve hava da güneş tüm çıplaklığı ile durduğundan, annem bahçe de babamın yanındaydı. İkisi neşe içinde sohbet ediyorlardı. çatıya çıkmama müsaade etmeyecekleri için annem ile babama gözükmeden arka bahçeye geçtim. Arka bahçede okula neredeyse bitişik halde duran bir kömürlük vardı. Yerden 1,5 metre yüksekliğinde, okulun çatısından ise yarım metre aşağıdaydı. Okulun çatısına çıkmak ve inmek için ideal bir yerdi. Düşündüğüm gibi çıkması kolay oldu ama eğilimli, saç çatıda yürümek zordu. Çatının tepesine çıktığım anda küçük kardeşlerimizden bir tanesi çatıyı işaret etti ve:

"Aaaaaaa, öğretmenlerimizin oğlu Ali abi çatıya çıkmış." Diye bağırdı. Annem ve babamın bakışları hemen çatıya döndü. Annem endişeli görünüyordu:

"Ali çabuk in oradan, düşüp bir yerlerini kıracaksın." Tamam dedim ve inmek için hamle yaptım ama ayağım kaydı. Sacın üstüne düştüm ve yuvarlanmaya başladım. Bir yerlere tutunmaya çabalıyordum ama tutunacak hiç bir şey yoktu. Galiba düşecektim. Annemin çığlıkları kulaklarımı dolduruyordu. Çatı bitti ve kendi mi havada buldum.

Gözlerimi açtığımda, etrafımı çeviren yüzler gördüm. Annemin hıçkırıkları kulaklarımı dolduruyordu. Yanında babamda vardı. Kafamın altında hissettiğim kollar, ikisine ait olmalıydı. İkisinin kafasının ortasından, Zeynep bakıyordu ve oda ağlıyordu. Titreyen sesim ile:

"Ne oldu bana" Babam:

"Aslan oğlum, sadece düştün. İyileşeceksin. Önemli bir şeyin yok." Dedi ve kafasını arkasına çevirip: "Ambulans çağırın, biri ambulans çağırsın." Maho:

"Öğretmenim, ben bir koşu giderim ve Doktor Ahmet'i sağlık ocağından alır gelirim. Köyde ambulans falan yok."

Elimi alnıma dokundurdum ve baktığımda kan gördüm. Zar zor çıkan sesim ile:

"Bu kan mı? Ölecek miyim?" dedim ve Annem, babam, Zeynep üçü aynı anda ağlamaya başladılar. Zorlukla yutkundum:

"Anne, baba, Zeynep" dedim. Ağlamayı kestiler. Bir daha yutkundum ve:

"Bugün günlerden ne? Ölüm tarihimi bilmek istiyorum." Üçü aynı anda Nisanın biri dediler ve hızla ayağa kalktım. Tüm öğrenciler, aynı anda Nisan bir diye bağırdılar ve kahkahalar bahçeyi doldurdu.

Öğlenden önceki 3. teneffüs bitiminde, bizim çocuklar ile kafa kafaya vermiştik ve sonuçta bu Nisan 1 şakasını bulmuştuk. Nisan 1 şakamızdan tüm okulu haberdar etmiştik. Yalnızca tek kişinin bu plandan haberi olmamıştı. Zeynep. Aslında en başta bu şakayı annem ile babam için planlamıştık ama sonradan benim önerim ile Zeynep'te şaka kurbanları arasına katılmıştı. Topun çatıya gitmesi ve küçük öğrencinin beni işaret etmesini falan hep önceden planlamıştık. Hatta annemi bahçeye çıkartacak kız arkadaşlarımda ayarlanmıştı ama annem kendiliğinden bahçeye çıktığı için onlara gerek kalmamıştı.

Planın en zor kısmı da çatıdan düşme kısmı olmuştu. Çok dikkatli olmam gerekiyordu. Planımıza göre çatıda yuvarlanacaktım ama zemine düşmeyecektim. Kömürlüğün çatısına düşecektim. Sonra da kömürlüğün çatısından hemen aşağı atlayacak ve kömürlüğün içine koyduğumuz salçayı kafama sürecektim. Sonuçta hiçbir aksilik çıkmadı ve tüm okul bolca güldük.

BİR ŞEHRİN HİKAYESİ(Tamamlandı.)Where stories live. Discover now