4.20.BÖLÜM-HAYDAR HOCA

7 0 0
                                    

Bir elimizin beş parmağı misali, şu dünya da yaşamış, yaşayan ve yaşayacak tüm insanlar, maddi ve manevi anlamda ne kadar birçok benzer özellikleri taşırlarsa da, her birey kendi başına bir dünyadır.

Farklılıklar küçük köy okulumuzda yer alan sınıfımızda dahi kendisini göstermektedir. Bazı arkadaşlarımız ders saatinin başlangıcından, teneffüs zili çalana dek dikkatleri derse kilitlenmiş halde, elleri bir an için olsun dinlenmeden not almaya devam ederdi. Bazı arkadaşlarımız, dersin ortalarına doğru sıkılır ve ne kadar zorlasalar da, dikkatlerini geri toparlayamazlardı. Bazı arkadaşlarımız ise daha dersin başında, hayal âlemine giriş yapmış olurlardı. Bir de Maho vardı. O ayrı bir konuydu.

Bizim Maho sık sık dersleri kaynatmaya uğraşırdı. Her ders saatinde bıkmadan usanmadan, çeşitli yöntemler ile dersi kaynatmaya yeltenir ama annem ve babamın, yılların öğretmenlik birikimleri sayesinde, işinin ehli bir kalecinin en usta oyuncalardan dahi gelen topların kaleye girmesini engellemesi gibi Maho'nun çabalarını boşa çıkartırlardı. Bu durumunda istisnaları vardı. Nasıl en usta kalecinin bile gol yemesi mümkün ise annem ve babamın da bazı zamanlar, Maho'nun oltasına gelmeleri mümkündü.

Bugün o derslerden bir tanesi yaşanıyordu. Haftanın son günü, yani Cuma günü ve son ders saatimizdi. Bu ders saatinin, akan su gibi hızla geçmesini çoğu öğrenci ister. Çünkü zilin çalması ile birlikte yaklaşık iki buçuk günlük hafta sonu tatiline girilecektir. Özellikle bu ders saatinde Maho, tüm zihnini ders kaynatabilecek bir sebep bulmaya yoğunlaştırır. Maho'nun bu çabasından annem, babam ve tüm sınıf arkadaşlarımızda farkındadır. Bundan dolayı, Maho yüzündeki aydınlanma ile parmağını kaldırdığı anda üzerlerine güneş ışınları vuran cam kırıkları gibi bazı arkadaşlarımın yüzünde de umudun pırıltılar ışıldardı. Bu arkadaşlarım, dersin kaynamasını umut ile bekleyenlerden oluşuyordu.

O gün Cuma öğlenden sonraki iki dersimizde Türkçeydi. O gün aynı zamanda diğer sınıfın aşı vurulma günüydü. Normalde Türkçe derslerimize, annem girerdi ama o gün bu aşı meselesinden dolayı dersimize babam girmişti. Sebebini açıklamasalar da ben asıl nedeni biliyordum. Bu küçük arkadaşlarımız iğne vurulduğu zaman korkarlar ve çoğunlukla ağlarlardı. Bu esnada öğretmenleri yanlarında durup, onları cesaretlendirmeye ve destek olmaya çalışırlardı. Sıkıntı bundan kaynaklanıyordu. Babamın hayatta ölesiye korktuğu şeylerden bir tanesi iğne vurulmaktır. Eğer babam çocukların başında kalsaydı, onlardan önce bayılacağı kesindi. Yazın, köyümüzde geçirdiğimiz ilk haftalarda boğazlarım şiştiğinde kendi gözlerim ile tanık olmuştum. Doktor Ahmet'in bıraktığı iğnelerden kalçama annem vurduğu anda, ayakta başımızda dikilen babam yere yığılmıştı.

Bu sebepten Türkçe dersimize babam girmişti. Sınıfa girdi. Ayağa kalktık. Tünaydın. Sağol. Babam öğretmenler masasına oturdu ve yoklamasını aldı. Ayağa kalktı. Dersimizin konusu hakkında bilgi verdi. Dersimizin konusu, başımızdan geçen ve unutamadığımız anıların, sınıf ortamında paylaşılmasıymış. Babam:

"Evet çocuklar, kim bizimle anılarını paylaşmak ister." Dedi. 7-8 parmak anında havaya kalktı. Babam, istekli öğrencilere söz vermeye ve anılar dillerden dökülmeye başladı. Anı dinlemek keyifliydi. Zaman, hızla akıp geçiyordu. En son kalkan Süslü Hatice'ydi ve anısı bittiğinde, teneffüs zili çaldı. Babam:

"Çocuklar diğer ders saatimizde de birkaç kişiden daha anı dinlemesi alacağım. Sonra da cümlenin ögelerini işleyeceğiz." Dedi ve çantası ile öğretmenler odasına doğru yürüdü. Sınıf arkadaşlarımın bazıları, bahçe ile koridorlara aktılar. Maho ise diğer teneffüslerden farklı olarak yerinde oturuyordu ve düşünceli duruyordu. Sesi soluğu çıkmıyordu. Bizim tayfa ile bahçede bir yürüyüş yapmak, bacaklarımı açmak için çıktığımızda, o bize katılmadı ve sınıfta kaldı. Kim bilir yine ne planlar, muzipliklerin peşindeydi. Teneffüs bitimini bildiren zilin çalması ile sınıfımıza döndük ve sıralarımıza oturduk. Maho ayağa kalktı ve sınıfa hitaben:

BİR ŞEHRİN HİKAYESİ(Tamamlandı.)Where stories live. Discover now