4.21.BÖLÜM-İNTİKAM

13 0 0
                                    

Bir hafta geride kalmıştı. Maho'nun ders kaynatma planının başarıya ulaştığı, babamın oltaya gelerek annem ile tanışma hikâyelerini anlattığı dersin üzerinden tam bir hafta geçmişti. Şimdi yine bir Cuma günüydü ve yine son iki ders saatimizdi. Yine bu son iki ders saatinin geçmesini ve hafta sonu tatiline kavuşmayı sabırsızlık ile bekliyorduk. Bu arada dersimiz yine Türkçe'ydi ama bu defa dersin asıl öğretmeni olan annem girecekti. Maho yine ders öncesi arkadaşlarımıza, kaynatma planından bahsetmişti.

Öğretmen zili çaldı ve annem içeri girdi. Masasına oturdu ve yoklamasını aldı:

"Çocuklar geçen hafta, Talat Öğretmeniz ile neler yaptınız." Diye sordu. Kimseden parmak kalkmadı. Maho sözü aldı ve:

"Valla öğretmenin gülmekten öldük." Gülümseyen annem:

"Bu kadar neye güldünüz?" Maho:

"Size güldük." Annemin kaşları çatıldı:

"Benim neyime güldünüz?" Bu defa ses tonu sertti. Maho:

"Talat öğretmenimiz tanışma hikâyenizi anlattı. Valla sırf sınavlardan kaçmak için yaptıklarınıza, öyle sınav çekmek falan duyunca gülmekten gözlerimden yaşlar geldi."

Annem bir el işareti ile Maho'yu yerine oturttu. Sandalyesinden kalktı ve sıraların arasında yürümeye başladı. Sınıfta yalnızca topuk sesleri duyuluyordu:

"Çocuklar Talat Öğretmeniniz ile bu ilk tanışma hikâyemizi kimselere anlatmamaya aramızda söz vermiştik. Talat öğretmeniniz durup dururken, bu anımızı sınıfın ortasında anlatmaz. Bence bu işte Maho'nun bir parmağı olduğu kesin." Maho itiraz etmek için parmağını kaldırdı ama annem söz vermedi:

"Tamam Maho'cum. Senin açıklama yapmana gerek yok. Kesin ben senin günahına giriyorumdur ama bence oldukça iyi yapmışsın. Şimdi düşünüyorum da bu güzel anılarımızı saklamak ne kadar manasızmış. Bu anılarımızdan biricik oğlumuz Ali'ye de hiç bahsetmedik. Çünkü Talat'ta bende oldukça gülünç durumlara düşmüştük. Şunun da farkına vardım ki, bu güzel anılarımız olmasaydı bizim aşkımızın da tohumları toprağa atılmamış olurdu. Ve hayatımın anlamı biricik oğlum Ali'de olmazdı. Belki de sizin gibi temiz kalpli öğrenciler ile de hiç tanışmamış olacaktım." Dedi ve öğretmenler masasına oturdu:

"Anladığım kadarı ile Talat öğretmeniniz bu anılardan yalnızca kendi işine gelen taraflarını anlatmış. Maho'cum madem sen açtın konuyu, o zaman kalk bakalım. Talat öğretmeninin anlattıklarını bir özet geç de, eksik yerlerini tamamlayayım."

Maho ayağa kalktı ve anlatmaya başladı. Hiçbir şeyi atlamadı. Uzunca, adeta yaşayarak anlattı ve sonunda teneffüs zili çaldı. Böylece ilk ders kaynamış oldu. İkinci dersimizde annemin hikâyesi ile kaynayacaktı ve öyle de oldu. Öğretmenler zili çaldı ve annem sınıfa girdi. Vakit kaybetmeden konuya girdi:

"Evet çocuklar. Şimdi tanışma hikayemizde Talat öğretmenizin anlatmadığı yere gelelim." Dedi ve öğretmenler masasından kalkarak sıraların arasında yürümeye başladı:

"O gün Haydar Hoca'nın odasından çıktıktan sonra bir yanım kendimi bu kadar alçalttığım için oldukça kızgın diğer yanım ise olumlu yanıt almaktan dolayı oldukça mutluydu. Talat öğretmeniniz hırsım konusunda da haklıydı. Çocuklar hayatta başarı elde etmeniz için hırs mutlak gereklidir ama bu hırsın vicdanımız, ahlakımız ve mantığımız tarafından sınırlarının mutlak belirlenmesi de bir o kadar şarttır ama ben o zamanlar gençliğimin coşkunluğundan dolayı hırsımın dizginlerini biraz gevşek bırakmış olabilirim.

Çocuklar ilkokul, ortaokul, lise öğrenimleri başka bir dünya, üniversite öğrenimi ise tamamen farklı bir dünyadır. Üniversite özgürlük demektir. Bir nevi özgürlük ile tanıştığımız ve dost olduğumuz yıllardır. Talat öğretmeninizin beni işlettiği gün, bu tanımadığım dünya ya adım atalı daha 2 gün olmuştu. Yani Talat öğretmeninizin beni kandırmış olması oldukça doğal bir durumdu.

BİR ŞEHRİN HİKAYESİ(Tamamlandı.)Where stories live. Discover now