Bölüm 11 - Bir Kaf Bir Nun

19.1K 1.4K 91
                                    

selamun aleykum

sağlık problemleri yüzünden bir süre bölüm eklemeye ara vermem gerekti. hakkınızı helal edin.

bir aylık sürece rağmen hala merak edip hikayeyi takip edenler varsa bu bölüm size ithaf olsun.

selam ve dua ile..

.....................

Esma heyecanla açtı o sabah gözlerini. Telefonun saatine baktı, alarmı kurduğu saatten on dakika önce uyanmıştı. Rahatlamış bir şekilde, sessiz bir 'oh' çıktı ağzından. Hevesle hazırlanmaya başladı. Bugün onun stajının ilk günüydü. Geceden özenle ütülediği yeşil detaylı, hâkim yaka, lacivert uzun tuniğini çıkardı dolaptan. Altına lacivert bir pantolon, başına düz yeşil bir şal ve ayağına lacivert üzerinde yeşil çizgileri olan hafif topuklu bir babet geçirdi. Aynaya baktığında görüntüsünden hoşnut olduğunu düşündü. Ah gözüne bir de kalem sürmeyi çok isterdi, sırf Fatih'in dikkatini çekebilmek için. Ama Elif onu oracıkta duvara mıhlar göz kapaklarını kazıya kazıya o kalemi siler, bir daha kalem sürecek organ bırakmazdı sonra. Dışarı çıkarken parfüm sıkma yasağı olduğu için bileklerine ve boynuna gül yağı sürmekle yetindi. Bu koku stresini de alıyordu. Son haftalarda yaptığı yoğun bakım maskeleri ile cildi porselen bebek gibi görünüyordu. Biraz da kilo verdiğini fark etti ve buna oldukça sevindi. Kendisine ince kaşarlı bir tost hazırlardı. Büyükçe bir bardağa süt doldurdu. Aslında aç hissetmese de öğlene kadar Fatih'in yanında karnının guruldama ihtimalini düşünmek bile istemiyordu.

Yaklaşık yarım saatlik İstanbul trafiğinin ardından Fatih'in çalıştığı hukuk bürosuna ulaştı sonunda. Devasa bir bina ve içinde -Esmaya karma karışık gelen- bölünmüş ofislerden oluşan çalışma alanları olan bir iş yeriydi burası. Mesai saati yeni başladığı için herkes uyku mahmuru gözlerle karşıladı onu. Herkesin aksine Esma'nın gözleri cin gibi açıktı ve kalbi deli gibi atıyordu, sabahın o saatinde bile. Binanın girişindeki misafirler için ayrılan bekleme salonunda bir süre bekledikten sonra görevli kendisini yukarda beklediklerini söyledi. Heyecandan bir süre hareket kabiliyetini kaybetmiş gibi olduğu yerde kalakaldı. Zar zor aldığı nefesini düzene sokmaya çalışıp görevlinin tarif ettiği kata çıkmak için asansöre doğru yöneldi. Beş dakika kadar asansörden inen-çıkanlar yüzünden kendine yer bulamasa da en sonunda kendini asansörün arka kısmına atabildi. Aynada kendine bakınca kalbi ümitsizlikle doldu aklından onlarca hatıra geçti bir anda. Gözlerini sımsıkı kapadı ve "HasbunAllah ve nimel vekil" diye tekrarlanmaya başladı kısık sesle, asansördekilerin manasız bakışlarına ve tepkilerine aldırmadan. Kendisine devasa bir labirent gibi görünen katta sora sora bulduğu Fatih'in odasının kapısına iki kere vurdu hafifçe ve bir adım geri çekildi. Fatih'in "girin!" diyen tok sesini duyduğu zaman asansörde körelen heyecanı tavan yaptı. Titrek adımlarla içeri girdi, bacakları bir kuşun bedeninin bile taşıyamayacak kadar güçsüzdü sanki. Fatih asık ve ilgisiz bir surat ifadesiyle karşıladı Esma'yı. "Poğaça ister misin?" dedi önündeki pastane paketini göstererek. "Şey.. Ben aç değilim.. Teşekkür ederim." Diye ürkek ve şaşkın bir cevap verdi Esma.

" Sen bilirsin, teklif ederim ama ısrar etmem bunu not et aklına. Şimdi bir çay getir de afyonumuz patlasın.". Fatih aslında Esma'yı düşünerek bu kadar çok poğaça ve börek aldığını bilsin istemedi nedense. Esma bir anlık duraksamadan sonra " Nereden alacağım? Yani çayı?" diye sordu, yüzündeki alık ifade Fatihin içten içe gülmesine sebep olmuş, belli etmemek için dudağını ısırması gerekmişti. Stajı boyunca Esma'ya sert, otoriter ve mesafeli davranmak niyetindeydi. " Koridorun sonunda, görürsün zaten. Soğumadan ve dökmeden getirirsen çok makbule geçer."

Esma'nın boş yolda arabasını bariyere çarpmışçasına hevesi kırılmıştı stajın daha başında. Dakika bir gol bir bu ne şimdi, diye geçirdi içinden. Elinde çaylarla içeri girerken yüzündeki asıklığı fark eden Fatih " Şaşırdın mı küçük hanım? Staj demek, çay kahve taşımak, fotokopi çekmek, toz almak, telefonlara bakıp not almak demektir. Öyle davalara gireceğini sanıyorsan hiç heveslenme, şimdiden söyleyeyim ben sana. Belki son günlerde.. Ama şimdilik görevlerin bunlar. İşleyiş bir nevi kabullenilmiş gayrı resmi prosedür bu." Dedi alayla kıvırdığı dudaklarından dökülen tebessümünü de yanına ekleyerek.

Elif'in Mim Durağı - Kitap Oldu Where stories live. Discover now