Bölüm 34 - Huz mâ safâ da' mâ keder

14.7K 1.1K 100
                                    

selamun aleykum

bu hafta benim için şaşkınlıkla geçti. spritüel kategorisinde 8.sıraya kadar yükseldiğini gördüm hikayemin. yüzbin okumalı hikayelerin arasında gökdelenlerin içinde kalmış tek katlı ev gibi dursa da çok mutlu oldum. yeni gelen arkadaşlar öncelikle hepinize teşekkür ederim hikayemi okumaya değer bulduğunuz için. umarım keyifle okuyacağınız bir hikaye yazabilirim ..

multimedyadaki videoyu görünce Betül ve Yusuf geldi hemen aklıma. umarım onları da bu şekilde gördüğümüz günler olacaktır :) siz de benimle aynı fikirde misiniz bilmiyorum gerçi..

bölüm adının manasını merak edenler varsa aranızda, bölümü sonuna kadar okuyunca aradıkları cevapları bulacaktır efendim (hain yazar smileyi )

selam ve dua ile hayırla kalın

Allahın rahmeti bereketi ve merhameti üzerinize olsun

keyifli okumalar...

.......












Aşkın denizinde akıl dalgaları durulur

İmtihan bu ya; balığın gönlü çöle vurulur..


Yusuf kapıdan girer girmez gözleri ile tüm kantini taradı. Son iki haftadır bulduğu her fırsatta kendisini burada bulmayı alışkanlık haline getirmişti artık. Cam kenarında, kuytu bir köşede aradığı tanımlara uyan tanıdık bir silüet görünce heyecanlandı. Yersiz bir heyecandı tabi bu, kalbine inatla direnen mantığına göre. Son zamanlarda beyni ve kalbi arasında uyum sorunu yaşanıyordu maalesef. Mesela şimdi kalbi hızla atarken beyni sakin olması için telkinde bulunan sinyaller gönderiyordu. Bu sinyaller kalbinde hükümsüz hükmüne düşüyordu giderek.

Derin bir nefes alıp gözüne kestirdiği öğrencinin yanında doğru ilerledi adam. Karşılaşacağı kişinin uzaktan bir göz yanılması ile karıştırdığı farklı bir insan olma ihtimalini aklının bir kenarına iliştirip ihtiyatlı davranmak istiyordu. Ne vardı canım? Altı üstü iki haftadır derslere girmiyordu kız sorumlu bir akademisyen olarak bunu araştırıp nedenini öğrenmek istemesi doğaldı adamın. Altında başka anlamlar aramak gerekmezdi değil mi? Yani günlerdir aklından çıkmamış olması da normaldi. Ah kimi kandırmaya çalışıyordu acaba? Kendisine bile inandıramıyordu ki anlam veremediği duygularının manasızlığını!

Sessiz ve kararlı adımlarla genç kıza doğru ilerlemeye devam etti adam. Kız önündeki kitaba o kadar dalmıştı ki dünyadan kopmuş gibiydi.

" Merhaba." Diye kibarca seslenerek kızın dikkatini çekmeye çalıştı Yusuf, sempatiklik sınırlarını zorlayacak bir tebessüm ile.

Betül odaklandığı kitaptan başını kaldırıp adama bakmamıştı bile. Aslında bunu kasti olarak değil de; adamın sesini duymadığı duyduğu her hangi bir sesi de üzerine alınmadığı için yapmıştı.

Yusuf boğazını hafif bir öksürükle temizleyerek daha yüksek ve rahatsız edici bir ses ile tekrar " Merhaba!" dedi. Bu sese de bütün kantin cevap verirdi artık!

Betül duyduğu sesle irkilip şaşkınca sesin geldiği yönü araştırmak için kafasını kaldırınca buğulu kehribar rengi o gözlerle karşılaştı ani ve savunmasız bir şekilde. Bu gözler hiç bilmediği ama ruhuna çok tanıdık gelen bir görüntüyü sergiliyordu kızın gönlüne. Çok eskiden tanıyormuş ve uzun zamandır bu gözlere hasretmiş gibi içi cız etti. Ve hemen başını öne eğdi, kendi içinde yaşadığı yersiz duygudan utanmıştı.

" Merhaba." Diye karşılık verdi genç kız sıkılgan ve şaşırmış bir hal ile kitabını okur gibi yaparak.

" Oturabilir miyim?" diye sordu Yusuf, masada boş duran sandalyeyi çekip kurulurken.

Elif'in Mim Durağı - Kitap Oldu Where stories live. Discover now