Bölüm 33 - Poyraz Rüzgarı

14.3K 1.1K 51
                                    




Yusuf o gün, çenesini ağrıtacak kadar konuştuğu ve ayak tabanlarını acıtacak kadar koşturduğu sıradan bir eğitim/öğretim gününün ardından tanıdık bir an yaşıyordu. Önünde uçuşan siyah kumaşlar ve ıssız bir yol. Gerçi bu sefer kalabalık bir ortama doğru ilerliyorlardı. Önde Betül seri adımlarla okuldan kaçar gibi tramvaya yetişmeye çalışıyordu. Arkasından Yusuf sinsi bir takipçi gibi ilgisiz görünse de gayet odaklanmış bir şekilde ilerliyordu. Genç kızdan kendi dersinde yeterince hıncını aldığı için belki de kıza karşı daha farklı bakıyordu Yusuf. Her lafına küstahça cevap veren zeki ve bir o kadar anlaşılmaz bir kızdı Betül. Garip bir şekilde okulda hiç arkadaşı olmadığını fark etmişti adam. Aslında çok da garip bir şekilde denemez. Son zamanlarda sık sık yolları kesişiyordu ikilinin. Kantinde, okul koridorunda, toplu taşıma araçlarında ve hatta bazen bölüm hocalarının odasında bile bir şekilde karşılaşabiliyorlardı. Belki daha önce de yolları bu kadar çok çıkıyordu birbirlerine ama ikisinin de dikkati çekmiyordu o zamanlar büyük ihtimalle. Şimdi Yusuf okul kantinine ne vakit girse –ki bunun için bir bahane bile aramıyordu artık- gözleri genellikle tek başına takılan Betül'ü arar olmuştu. Normal zamanda aptal bir bahane bulur öğrencisinin yanına oturup gelişi güzel bir muhabbet başlatabilirdi. Normal zamanda! Ama bu kız farklıydı işte. Yusuf anlam veremediği bir ruh hali ile çekiniyordu bu kızdan. Hem uzağında kalmak istiyor hem de gözünün önünde olsun istiyordu. Deli kız adamı da delirtmişti sonunda!

Kendini fark ettirmemeye özen göstererek genç kızın bindiği kabine yetişti adam. Sinsi bir takipçi olup çıkacaktı ya bu işin sonunda, hadi hayırlısı!

Betül her zamanki dikkat çekmemeye çalışan hali ile başı önünde hızlıca bindi tramvaya. Girer girmez saniyelik bakışında onu görünce kalbi ağzına gelmişti genç kızın. Korku ve heyecanın harmanlandığı kalbinin yıkıntıları sızlamıştı. Sessizce adamın uzağına attı kendisini. Arkalara daha da arkalara geçti mümkünse cehennemin dibine kadar gidip müsait bir yerde inebilirdi. Anılarının zihnini yorduğu uzun bir yolculuk genç kızı bekliyordu.

Yusuf'un dikkatini Betül'e kötücül bakışlar atan ve aralarında hararetli konuşmalar geçtiği belli olan ikili çekmişti.  Genç kız durumun farkında olmadan ikiliden uzak. Ürkek ve dalgın bir şekilde camdan dışarıyı seyrediyordu.

Birkaç durak sonra Betül tramvaydan usulca inince diğer iki kişilik grup da kızın peşine takıldı. Bu durum Yusuf'u rahatsız etmiş ve şüphelendirmişti. Zeki ve çalışkan bir öğrencisini kollamak öğretmenlik göreviydi sonuçta. Koşar adım tramvaydan inip genç kıza ve peşine takıldığına emin olmasa da şüphelendiği iki ergene yetişmeye çalıştı adam.

Genç kız bütün korku filmlerine klişe olan sahneyi canlandırmak için ortamı hazırlama niyeti ile ara sokaktan birine girdi. Evden birkaç eksiğini alıp Eliflere geçecekti ve tramvaydan evine giderken bu ara sokağa girmesi elzemdi.

Birden arkasından çok da uzak olmayan bir mesafeden tanıdık bir sesin kendisine seslendiğini işitti genç kız.

" Betül, sensin biliyorum."

İrkildi genç kız. Senelerdir duymadığı bu tınıyı ayırt etmesi zor olmamıştı. Kısa bir duraksama anı yaşasa da adımlarını kesmeden devam etmeye çalıştı. Dizleri titriyordu. Kalbine tanıdık gelen o ayak sesleri bu sefer daha da yakından geliyordu.

" Betül, dur! Sen olduğunu biliyorum."

Hızla geriye döndü genç kız.

" Ne istiyorsun benden?" diye bağırdı sinirle. Sesi kontrolü dışında yüksek çıkmıştı.

Gördüğü suret ile nutku tutulmuştu. Poyran heybetli cüssesi ile sadece birkaç adım ötesindeydi. Kot pantolonu, deri ceketi, içindeki beyaz salaş thisirt'ü ile her zamanki gibi yakışıklı ve rahat ve çekici görünüyordu. Gözlerinden yayılan küf kokulu bir kin ve kızın canını yakan öfke dalgası olmasaydı kusursuz yüzünü de inceletebilirdi genç kız. Ne kadar da özlemişti oysa..

Elif'in Mim Durağı - Kitap Oldu Where stories live. Discover now