Bölüm 12 - Başlangıç

18.3K 1.3K 53
                                    



BÖLÜM 12

Kızlar için, son haftalarda yaşanan heyecan tatlı bir telaşeye dönüşmüştü o gün. Sabah namazından sonra acele ile yapılan kahvaltı, ev toparlama işleri ve kavga dövüş hazırlanıp giyinme faslı bir çırpıda geçmişti sanki. Mustafa, en geç 10 gibi gelip kızları ve Elif'i alacağını bildirmişti. Elif, saat ikideki nikâh için sabahın onunda evden almasının gereği olmadığını söylese de " ilerde bir gün bir önerime de karşı çıkmada 'sen bilirsin kocacığım' diyeceğin günler de gelecek mi merak ediyorum" diye bir tepki alınca utancından susmuş ve tepkisini içinde yaşamaya karar vermişti. Telefonu kapattıktan sonra söylene söylene hazırlanmak da -kendince- en büyük tepkisi olmuştu.

Saat 10a gelirken - kesinlikle 10dan önce- zilin çalması ile kızların heyecanı zirve yapmıştı. Mustafa'ydı sonuçta mevzu bahis olan insan, ne yapacağı belli olmayan sürprizlerin eniştesi. Öğleden sonraki nikâhı geç bulup erkene aldırmış olabilir. Ya da nikâhtan vazgeçip yatta sürpriz bir düğün seremonisi hazırlamış olabilirdi. Bu son düşünce Zehra'ya aitti. Elif nikâh öncesi nezih bir mekânda kahvaltıya gideceklerini düşünüyordu en fazla. Kızlar heyecandan ciyaklarken kapıyı açmak yine Elif'e kalmıştı. Ah bu kızlar ve onların ergenlik halleri..

Elif kapıyı açtığında Mustafa'yı spor yeşil renk bir gömlek ve altında koyu renkli bir kot pantolon ve çok şık siyah spor ayakkabılara görünce şaşırmadı, bu hali ile oldukça iddialı görünmesinden biraz rahatsız olabilirdi belki biraz-cık-. Hayır, kıskanmamıştı, yok öyle bir şey.

Her zamanki ritüelleri olan, ilk karşılaştıkları anlarda dünyadan kopup bakışlarının birbirlerinde donup kalmasını izledi kızlar bir süre. Esma'ya göre bu saniyelerde ruhları birbirine sarılıp hasret gideriyordu. Aslında olan ise kalplerine huzur veren görüntülerini beyinlerine kazırken dünyadan kopmalarıydı elbette. Bir deniz manzarasına bakıp hayallere dalmak ve hatta Allaha şükretmek gibiydi bu duygu.

Kızlar ve Elif de gündelik kıyafetlerle karşılamıştı misafirlerini. Kızlar yeni diktirdikleri kıyafetleri giymek için can atsa da nikâha kadar öyle gösterişli ve ilgi çekici bir kıyafetle etrafta dolaşmalarına müsaade etmemişti Elif.

" Hoş geldin enişte" diye araya girdi Zehra ve anın büyüsünü zevkle bozdu. Mustafa şaşkın bakışlarla kızları süzüp hazır olmamalarına anlam verememiş gibi kaşlarını kaldırdı. " Hoş bulduk" Yüzünde gergin ve telaşlı bir gülümseme ile duraksadı ve devam etti aceleyle " eğer hazırsanız, ki çok hazır görünmüyorsunuz ama, neyse, gelinliği ve kıyafetleri alın ben aşağıda bekliyeyim". Konuşurken eli ve ayağını da nereye koyacağını bilemez gibi kıpır kıpır hareketler sergiliyordu. Tam merdivenlere yönelmişken aniden geri döndü ve " ya da taşınacakları verin siz hazırlanıp gelirsiniz" dedi. Kızlar eniştelerinin bu telaşlı haline şaşırmamışlardı aslında. Elif " Sen istersen biraz sakinleş, biz hemen geliyoruz" dedi, tebessümüne engel olamayarak. " Tamam, o zaman sen bilirsin, bugün ve bir ömür beni idare edeceksin artık" Mustafa dalgın ve mahcup bir gülümseme ile merdivenlere yöneldi.

Elif aşağıya indiğinde Mustafa'nın o gün için süslettiği son model beyaz renkli lüks arabayı görünce ister istemez heyecanlanmıştı. Bugün onun düğün günüydü. Evleniyor ve yuva kuruyordu. Hem de zoraki bir evlilik değildi bu gerçekten ve isteyerek şuan karşısında duran bu tatlı heyecanlı, yeri geldiğinde karizmatik ve çekici olan adamla evleniyordu. Ömrünün geri kalanı için bir başka yol ayrımına sapmıştı işte. Bu kadar yalnızlığın içinde sığınacak bir liman gönderen Rabbime hamdolsun, diye geçirdi içinden.

Huzur anını bozan yine Zehra olmuştu. " Şuna bak, canım arabayı sünnet faytonuna çevirmiş resmen. Yazık günah." Zehra dudaklarını bükmüş gözlerini kısmış arabayı süzüyordu, beğenmediği her halinden belliydi. Biraz haklı da olabilirdi. Arabanın ön ve arka plakasında " evleniyoruz, hamdolsun" yazıları vardı. Renkli kurdele ve çiçeklerle süslenen arabanın arka camına da Arapça harflerle mim ve elif harfi yapıştırılmıştı. Özenilerek süslenmiş şaşaalı bir görüntüsü vardı. "LCD televizyona dantel örtü örtmek gibi" dedi Zehra tükürür gibi bir ifade ile. Aslında Elifin hoşuna gitmişti bu görüntü. Evlilik insanın karakterini değiştirir derlerdi de, ruhunu da böyle değiştirir miydi acaba? Ruhunda gömülü mezarları gül bahçesine çevirebilir miydi? Yoksa Elif bir hayal mi yaşıyordu?

Elif'in Mim Durağı - Kitap Oldu Where stories live. Discover now