Bölüm 40 - Yoksa?

14.1K 1.1K 158
                                    

selamun aleykum

açıklama eklemeyi unutmuşum :)

bu bölüm yine tadımlık oldu ama bir sonraki bölümde acısını çıkartıp bunu telafi etmeye niyetim var merak etmeyin :) bu burda böyle yarım kalmayacak

bu arada arkadaşım Esra Yıldız beni face grubu kurmam konusunda gaza getirip bir sayfa açtırdı. şimdilik sadece ikimiz varız grupta :D kapalı bir grup eğer oraya gelirseniz sevdiğimiz hoşumuza giden paylaşımlar yaparız ve bölüm yazmadığım zamanlarda neler yaptığımı size anlatabilirim belki :) gelirseniz beklerim efendim çok da mutlu olurum yani

adresim aynısı marketin karşısı ----> https://www.facebook.com/groups/sennurkasaromanlari/

selam ve dua ile kalın

keyifli okumalar diliyorum..


***************

" Sen burada ne yapıyorsun kocacığım?" diye sordu genç kadın hesap sorarcasına. Ses tonundaki ima daha çok 'gözüme batıyorsun' tercümesi yapıyordu söylediklerine.

" Kitabımı okuyorum karıcığım, oradan ne yapıyor gibi gözüküyorum sana acaba, gerçekten merak ettim." Adam karısının tatlı telaşından ve onu azarlar gibi yerinden etmeye çalışmasından garip bir haz duyuyordu. Yıllardır özlemini çektiği hayat belirtileriydi bunlar onun için. Kafasını okuduğu kitaptan hafifçe kaldırdı ve başına dikilmiş hesap soran gözlerle bakan karısına mukabil en masum hali ile gözlerini kısıp dudağının kenarına keyifli bir tebessüm yerleştirdi.

" Buradan bakınca da farklı bir şey göremiyorum da o yüzden sordum yani. " genç kadının ruh hali, servisi kaçırmak üzere olan bir öğrencinin ruh hali kadar telaşlı ve fevriydi.

" Ne yapmamı istiyorsun hayatım? Toz mu alayım? Yerleri mi sileyim? Çamaşırları mı katlayayım?" Adam elindeki kitapta kaldığı yere ayıracını özenle yerleştirip kitabı kütüphanedeki üst raflardan birine yerleştirdi. Yüzüne anlayışlı ve sakin bir ifade gözlerinin içinde ise karısına olan sevgisinden yayılan ılık bir iklim hâkimdi. Karısının gözlerinin içine bakarak " Misafir geleceği zaman bu kadar telaş yapmasan diyorum cancağzım. Asayiş berkemal, sen rahat ol. Ev temiz, derli toplu. Zaten dağınık olsa ne olacak ki, onu da anlamış değilim. " dedi ve en sevimlisinden bir göz kırpıp dudaklarını kıvırdı. Eşini sakinleştirmek ve mutsuz anlarında onu teselli etmek adamın en sevdiği uğraşıydı son zamanlarda. Böyle zamanlarda sanki dünyayı kurtarıyormuş gibi hissediyordu. Bir nevi evinin süper man iydi sonuçta.

Kadın "haklısın." Diye hayıflanacak olduysa da birden öğürme isteği ile midesinin burulduğunu hissedince eliyle ağzını kapatmak zorunda kalmıştı.

" Bu hareketini üzerime alınmaya başlıyorum artık ama. Yine akşam yemeğinde, önceki günlerden kalan bir yemeği bitirmek için yedin değil mi? " diye azarlar gibi sordu adam, başını iki yana sallayarak kızgınlık belirtileri gösteriyordu onaylamayan bir şekilde. " Sırf seni bu huyundan vazgeçirmek için bahçeye bir kulübe yaptırıp iki tane yavru köpek almayı düşünüyorum artık. En azından midene zarar vereceğine sevaba gireriz bu vesile ile." Bu sırada kitaplıkta duran, şık bir şişeyi alıp içindeki kolonyayı karısının bileklerine döktü. Ovalayarak masaj yapmaya başladı bilek kısmına.

" Ne yapayım ama atılsa mıydı güzelim musakka? Yazık onu bulamayan nice insan var, hesabını veremeyiz sonra. " kadın üste çıkmaya çalışıp kendini savunurken musakkayı andığında kokusu burnuna gelmiş ve midesi biraz daha kabarmıştı.

" İyi yapmışsın hayatım ben sana bu yüzden bir şey diyemem. Tabi ki haklısın. Ama miden hassas, anla artık bunu. Dikkat etmen lazım, sonra acı çekiyorsun. Bu iyi bir şey mi? Hem ben sana demiyor muyum eski yemek varsa bana onu ver önce, beraber bitirelim diye. Kendine eziyet etme bu kadar diye. Ah tabi beni dinleyen kim ki? Mustafa kim ki?" diye söylenmeye başladı adam her zamanki alaycılığına karıştırdığı bir sitemle.

Elif'in Mim Durağı - Kitap Oldu Where stories live. Discover now