Bölüm 49 - Hesaplaşma (1)

11.8K 1.1K 108
                                    

Selamun aleykum arkadaşlar

bölümün devamını bir iki gün geciktirdiğim için özür dilerim. kendime göre sebeplerim var ama siz benim kusuruma bakmayın e mi :)

bu sahne de biraz tadımlık gibi oldu ama devamını yazmak için kendimi biraz toparlamam gerekiyor affınıza sığınarak. siz bu kısmı okuyun ben yine yetiştiririm inşaAllah.

keyifle okursunuz umarım..

selam ve dua ile kalın..

**************






" Ben maske takmıyorum." Diye tısladı Betül, yere doğru eğilmiş kafasını kaldırmadan, sinirli ama uysalca.

" Şu üzerindeki soytarı kıyafeti ne o zaman?" diye sordu Poyraz bağırarak. Bir yandan da genç kızı küçümser ve iğrenir bir bakışla süzüyor dudaklarını memnuniyetsizce kıvırıyordu.

" Ben.. Ben.. İnandığım için böyle giyiniyorum. Bu benim seçimim." Betül biraz önceki ezilip büzülen haline inat daha dik ve mağrur bir duruşla sarf etmişti cümlesini. Kendinden emin durup gururundan ödün vermemeye çalışıyordu. Çünkü şu durumda savunduğu kendi yanlışı değil dininin doğrusu bildiği bir gerçekti.

" Neye inandığın için ? senin bu hayatta paradan başka inandığın başka bir gerçek mi var?" Küstah bir kibirle kıvrıldı bu sefer adamın dudakları. Midesine kramplar giriyordu sinirinden ve hırsından. Belki biraz da heyecanından.. Sonuçta her gün bir genç kızı kaçırıp bir odaya kapatmıyordu. Ve bu kız bir zamanlar canından çok sevdiği kızdı üstelik.  Aynı anlarda bu kıza olan hırsını kontrol altında tutmaya çalışıyordu. Gözlerinden bir ejderhanın alevi gibi yayılan tüm nefret ateşi kalbinden aşk kıvılcımı olarak çıkıyor, beyninin süzgecinden geçip son halini alana kadar da genç adamın dengesini allak bullak ediyordu.

Betül sustu. Konuşsa da anlatamazdı içinden geçenleri. Anlatsa da Poyraz'ın onu anlayacağını sanmıyordu gerçi.

Genç kızın suskunluğuna daha fazla tahammül edemeyen adam odanın içinde sinirle bir iki tur atıp kızın önünde durdu. " Baban nerede?" diye sordu yine hırs ve öfkesini harmanladığı kesif ve yılların eskitemediği, üzeri toz ya da kabuk yerine acı bağlayan o duygu ile. " kaç haftadır seni takip ettiriyorum. Görüşmenizi bekledim. Ama o pislik adam ortaya çıkmadı bir türlü. Bu sefer kendisini çok iyi gizlemiş anlaşılan." Dedi burnundan soluyarak.

" Babam öldü." Diye kesik ve net bir cevap verdi Betül, sesinin titremesine engel olmaya çalışsa da bunda muvaffak olamamıştı. Şimdiye kadar inatla kalbinde tuttuğu gözyaşları kirpiklerinin ucuna kadar çıkmıştı artık ve genç kızdan bağımsız bir isyan başlatmaya hazırlanıyorlardı kendilerince.

Histerik bir kahkaha attı Poyraz kendine engel olamayarak. Tabi ki inanmamıştı genç kıza. Böyle basit ve çirkin bir yalanı duyduğuna şaşırmamıştı belki ama bu kadar alçalması sadece midesini bulandırmıştı daha da. " Ne saçmalıyorsun sen be! Nasıl bir oyun oynuyorsunuz siz yine! Sen beni hala 19 yaşındaki o aptal Poyraz mı sanıyorsun acaba bu yalanlara inanmamı beklerken?"

" Oyun yok artık, anlamıyor musun? " diyerek sesini yükseltti genç kız. Bu gerçeği ne kadar çok haykırsa da karşısındaki kininiyle hareket eden adamın onu anlamayacağını biliyordu. Yine de tutamamıştı kendisini. " Kaç haftadır takip ediyormuşsun işte. Ne gördüysen o var artık. Betül bu, gördüğün ve görmekten hoşlanmadığın bu kimlik benim kimliğim, benim doğrum, benim inancım. Ve artık oyun yok! Artık babam da yok!" sesini o kadar yükseltmişti ki haykırır gibiydi genç kız. Bağırdıkça kendisini anlayacağını ya da haklı çıkacağını sanmıyordu ama içinde tutamadığı bir duygu patlaması yaşamıştı o an. Poyraz'ın ona karanlık ve hastalıklı gözlerle bakmasına dayanamamıştı daha fazla.

Elif'in Mim Durağı - Kitap Oldu Donde viven las historias. Descúbrelo ahora