Bölüm 63 - Dava Bitti!

12.4K 1K 109
                                    

selamun aleykum arkadaşlar

bu hafta bir daha geleceğim dedim ve geldim :)

umarım keyifle okursunuz bu bölümü.

selam ve dua ile kalın...

**

Zehra birkaç gün sonra Fatih'le haber göndermişti Levent'in bürosuna gidip konuşmak istediğini. Aslında siniri hala geçmemişti fakat bu olayın peşini de bırakmaya hiç niyeti yoktu. O pişkin suratlı beceriksiz adama hesap sormak için içinde büyüttüğü patlamaya hazır devasa bir öfke ateşi vardı. Onu söndürmek istemiyordu. Çünkü çok kızgındı. Kırgındı. Canı acıyordu. O kurtulmak isterken etrafındakiler geçmişini önüne koyuyordu sürekli. Belki Levent de iyilik yapmak istemişti genç kıza kim bilir ama Zehra'nın istediğini yapması gerekiyordu genç adamın kendi kafasına göre bir karar vermesi bir avukat için olacak iş değildi. O adamı ceza mahkemesinde, hukuk mahkemelerinde artık bu konuya neresi bakıyorsa orada gerekirse Avrupa insan hakları mahkemesinde süründürürken harcayacaktı o parayı Zehra. Başka türlü hırsı geçmeyecekti yoksa.

Usulca büronun kapısını çalıp içeri davet edilene kadar bekledi genç kız. Levent'in tok ama çekingen gelen sesini duyunca içinde köpüren öfkeye su serpen bir duygu ile ürpermişti bedeni. Bu odaya en son gelişinde yaşadıklarını düşünce boğazında düğümlenen bir acıya engel olamadı. Hem içeri girip o adamdan hesap sormak istiyor hem de buradan koşarak uzaklaşıp bir daha yüzünü görmemek istiyordu bu lanet herifin!

Çelişkili garip duygularla içeri girdi genç kız. Levent Zehra'yı görünce ayağa kalkmıştı. Gözlerinde yumuşak ve acı çeken bakışlar hâkimdi. Özlemiş miydi bu kızı? Suçluluk mu hissediyordu? Korkuyor muydu bu hesaplaşmadan? Yoksa son söylediklerinden sonra utanıyor muydu dilinin merhametsizce sarf ettiği kelimelerin tekrar yüzüne vurulmasından? Belki de aynı hataya düşüp yine sinirine hâkim olamamaktan çekiniyordu. Ya da bu kızı bir daha üzmektense kendini şu pencereden atmayı mı tercih ederdi? Neydi bu haller? Levent kendine gel! Sen bu değilsin!

Zehra içeri girip sessiz ve sakin bir şekilde Levent'in masasının önünde duran siyah deri koltuğa oturdu. " Hoş geldin." Dedi Levent genç kıza sevimli olmaya çalıştığı bir surat ifadesi ile. Zehra buna cevap vermedi. Hoş bulmamıştı sonuçta ama bunu da Levent'in bilmesine gerek yoktu.

" Bir şey içer misin?" diye devam etti Levent. Genç kızın hala sinirli olduğunu asık suratından ve mavisi laciverte dönen koyulanmış gözlerinden okuyabiliyordu.

" Bir bardak soğuk su iyi olurdu. Bunca yaşanan şeyin üzerine." Diye mırıldandı Zehra. Şimdilik sesi dipten geliyordu çünkü çok da konuşup muhatap olmak istemiyordu bu cıvıkla. Ama yakında derinden ve gür çıkacaktı o ses ve yırtıp geçecekti Levent'in kulaklarının zarını!

Levent telefonu kaldırıp soğuk içecek söyledi ikisi için de. Zaten adamın da içi yanıyordu. Soğuk bir şeyler iyi gidebilirdi belki de.

" Biraz daha sakinleştin mi?" dedi Levent merakla. Bu sırada masasında oturmanın araya mesafe koyduğunu düşünen adam Zehra'nın karşısındaki bir koltuğa geçmişti. Genç kız bundan biraz rahatsız olmuş gibi görünse de bu onların iletişimi için daha uygun olabilirdi. En azından dillerine değil birbirlerinin gözlerine odaklansalar çok farklı düşünebilirlerdi mesela.

" Hayır." Dedi Zehra başını sallayarak. Ama bunu garip bir şekilde uysalca söylemişti. Sanki sakinleşmediği için memnun değilmiş, bu durumdan rahatsızmış gibi.

Levent gözlerini devirip başını geriye esnetti kısa bir an. " Aslında bana kızmakta sinirlenmekte öfkelenip köpürmekte haklısın. Buna bir şey diyemem. Avukatlık hayatımda ilk defa bir müşterimin isteğini es geçip onun için daha iyi olabileceğine inandığım bir şekilde sürdürdüm davayı." Dedi genç adam, dürüst ve samimiydi. Sesinde pişmanlıktan eser olmasa da yine de hüzünlü bir tını var gibiydi.

Elif'in Mim Durağı - Kitap Oldu Where stories live. Discover now