Elif'in Mim Durağı - Kitap Oldu

Bölüm 46 - Karma Denemeleri

selamun aleykum

umarım keyifle okuyacapınız bir bölüm olmuşturç bölümleri karma hale getirip bütün karakterleri aynı bölüme sığdırmaya çalışıyorum. elimden geldiğince de uzun yazmaya çalıştım. bununla ilgili olumlu ya da olumsuz görüşlerinize açığım. bilmiyorum nasıl oldu böyle :/

face grubumuza 50. üyemizi bekliyorum merakla . adresim aynısı ---> https://www.facebook.com/groups/sennurkasaromanlari/

grup adı : Şennur Kasa - KördüğüM

beklerim her zaman.

diğer hikayem de 13 bölüm oldu keyifle ilerliyor sıkılırsanız çekinmeyin buyrun bakın :)

yarın sabah şehir dışına yola çıkacağım inşaAllah. hakkınızı helal edin gidip de dönememek dönüp de bulamamak var malum.

bu arada dün hikayemizi spritüel kadegorisinde #2. sıraya çıkarttığınız için de ayrıca teşekkür ederim :)

tekrar keyifli okumalar diliyorum.

selam ve dua ile kalın..

**********

       

Betül konferansın yapılacağı salona geldiğinde kapıda asılı olan konuşmacıların yazdığı listeye gözü takıldı. Ülkede adı tanınan, sözüne ve ilmine güvenilen, hatırı sayılır isimlerin arasında Yusuf'un da adını görünce garipsedi. Genç kız bu durumu şimdiye kadar göz ardı etmiş olsa da Yusuf başarılı, kendini kanıtlamış ve adını duyurmuş bir akademisyendi. Makaleleri farklı dillere çevrilen, yurt dışındaki konferanslara konuşmacı olarak katılacak kadar itibar edilen bir akademisyendi hatta. Hitabeti kuvvetli felsefi bilgisi sağlamdı. Karizmatik duruşu ve hazırcevap olması da sivrilip kendini göstermesinde etkili olan özelliklerindendi. Betül bir anda kalp ritminin hızlandığını fark etti ama buna aldırmadı, her zamanki gibi göz ardı etti. Salonda bayanlar için ayrılan tarafa, arka sıralarda konuşmacı kürsüsünden seçilemeyecek kadar uzakta bir yere geçti. Kısa süre içinde konferans kuran tilaveti eşliğinde dualarla başlamıştı. Birkaç konuşmacının arkadaşından Yusuf geçti kürsüye. Adamın adını çağırdıklarında evladı diploma alan anne gibi heyecandan gözleri dolmuştu Betül'ün. Yok artık! Genç kız heyecanını içine bastırdı acıta acıta. Ne canım adamın adına heyecanlanmalar falan? Kendine gel kızım! Zaten neden burada olduğunu da hala açıklayabilmiş değildi genç kız kendisine sonuçta savunmadığı ve tasvip etmediği bir bilim dalı (!)ydı felsefe.

Yusuf lacivert takım elbisesini giymiş saçını da özenle taramıştı. Kehribar rengiz gözleri çakmak çakmak ışıldıyordu. Bu haliyle yakışıklı bir jön gibi duruyor, bir yıldız gibi parlıyordu kürsüde. Belki salondaki kızların da çoğu hayran kalmıştı adama. Ne diyorsun Betül tövbe de Allah aşkına! Bu hali ile adam, genç kızın engel olamadığı bir şekilde ilmek ilmek işliyordu görüntüsünü yaralı ve yorgun kalbine.

" Tasavvuf Allah'ın birliğini ve evrenin oluşumunu varlık birliği ile yani Vadet-i Vücut ile açıklayan dini ve felsefi bir akımdır.

Dini kitapların verdiği bilgilerle sınırlı kalmayarak yaratılışın ve evrenin sırlarını daha geniş bir düşünce yapısı ile çalışan felsefe, araştırma ve duygu akımıdır bir bakıma." Diye kısa bir açıklama yaparak başladı Yusuf sözüne. Gözü ile salonu taramaya ve optik algılayıcılarına o tanıdık görüntünün takılması için çaba sarf etmesine rağmen bayanların bölümü çok ters bir tarafta olduğu için direk o yöne yoğunlaşamıyordu genç adam. Bu konuyu kafasından dağıtıp okulda ders anlatır gibi keyifle devam etti konuşmasına. Cüneyt Bağdadi'nin bir sözünü örnek gösterdi. Salondaki gençlerin tepkisini ölçmek istiyordu. " insan Allah'ı iki türlü tanır. Bunlar Ta'arruf ve tariftir. Allah'ın doğrudan kendini kuluna tanıtmasına ta'arruf, dış âlemdeki deliller vasıtasıyla tanıtmasına tarif adı verilir. Ve her iki tanıtma şekli de Allah'ladır."