Bölüm 64 - Ukala Filozof

13.2K 1.1K 71
                                    

selamun aleykum arkadaşlar

portakal kokulu kız'a o kadar odaklandım ki Kördüğüm hikayesine kendimi adapte edemiyorum :(

umarım keyifle okuyacağınız bir bölüm olmuştur...

haftaya görüşürüz..

selam ve dua ile kalın..

face grubumuza da beklerim ;)


**


       

" Nasılsın?" diye sordu Yusuf çayından bir yudum alırken. Sıradan bir soruyu sorar gibi sesi soğuk ve duru çıksa da içinde yaşadığı karmaşayı bastırmıyordu. Gerçekten merak ederek ve cevabının iyi olmasını umarak sormuştu genç adam bu soruyu. Özlemiş miydi yani bu kızı? Aslında böyle zayıf duygulara bağışıklığı olan ve ruhunda bu tür zafiyetleri barındırmamaya özen gösteren bir adamdı Yusuf. Ama şimdi on beş gün yurt dışında kalmış ve döner dönmez de Betül'ün yüzünü görmek için can atar olmuştu. Zaten oradaki ruh hali de hoşuna gidecek bir evrede değildi. Gözlerini ne zaman kapatsa bir çift kehribar gözün hayalinde kaybolup gidiyordu genç adam.

" İyiyim. Hamdolsun. Sen nasılsın? Yorgun görünüyorsun." Dedi Betül. Heyecanından zor nefes alıyordu. Kaç kere oturup konuşmuşlardı bu adamla ama yine de her defasında yüreğine kuş konmuş gibi hissediyordu. O kuşun bazen pençesi batıyordu kalbine bazen kanatlarını açınca sığmıyordu göğüs kafesine ve nefes alamıyordu genç kız.

" Gece geç geldik. Ve pek rahat uyuduğumu söyleyemeyeceğim ne yazık ki. Dinlenemedim yani. " dedi Yusuf gözlerini devirerek. Sonra yüzünü hafifçe ovuşturup " Ama seni görmek iyi geldi." Dedi adam. Bu cümleleri nasıl bu kadar rahat söyleyebiliyordu ki? Sanki sevgi cümlesi değil de sıradan bir muhabbette olağan bir cümle kuruyordu. Nasıl bu kadar rahat olabiliyordu? Bu rahatlığı neden çekicilik katıyordu adamın duruşuna?

" Mustafa abi ile konuştuğumu söylemiş miydim sana?" dedi bu sefer Yusuf, boynunu geriye doğru gerdirirken. Vücudunun bütün kasları yorgunluktan için sızlansa da o yorulmayan ve dinlenmeyen kabinin kasları ile hareket ediyordu bu sabah.

Betül Elif'ten öğrenmiş olsa da bu bilgiyi Yusuf'tan duymak içinde uyuyan kelebeklere sinyal göndermiş ve uçun kelebekler diye haber salmıştı sanki. " Evet biliyorum." Dedi genç kız başını öne eğerek.

" O zaman en yakın zamanda ailemle geleceğimizi de biliyorsundur." Dedi bu sefer Yusuf yüzüne yayılan bir gülümsemenin eşliğinde. Karşısında utanan bu kızı izlemek nasıl da hoşuna gidiyordu. Bir ömür bıkmayabilirdi bu görüntüden belki de.

" Evet onu da tahmin edebiliyorum." Dedi Betül mırıldanır gibi bir sesle. Neden bu kadar üzerine geliyordu? Sanki bir öğrencisine ders anlatıyordu adam ya da bir çocuğu tembihliyordu. Peki ya ben dedi Betül içinden, neden böyle tutuk ve tepkisiz kalıyorum ki bu adamın karşısında?  Hepsinin bir nedeni vardı elbette ama Betül bu sonuca ulaşmamak için sorularını dolandırıp duruyordu aklında.

" Betül neyin var? Neden bu kadar hevessiz ve uzak duruyorsun? Seni mutsuz ettiğimi düşünmeye başlıyorum bu hallerini görünce." Yusuf alınmaya başlıyordu genç kıza. O kadar uzun bir süre görüşmemenin ardından yine bir yabancı konumuna düşmüş olamazdı. Ya da ayrı kaldıkları zamanda fikrini değiştirmiş olamazdı bu kız değil mi? Peki o zaman, neydi sorun?

" Benim sana sormak istediğim bir şey var." Dedi Betül çekingen bir ses tonuyla. Boğazı çatallaşmış ses telleri yorulmuştu bunu söylerken.

Yusuf bir elini çenesine götürüp hafifçe çıkmaya başlayan kirli sakallarını okşadı bir iki saniye. " Seni dinliyorum." Dedi Betül'e eliyle işaret verdikten sonra. Buradan ne çıkacaktı merak etmişti adam.

Elif'in Mim Durağı - Kitap Oldu Where stories live. Discover now