Bölüm 56 - Düğün

14.2K 1.1K 181
                                    

selamun aleykum

keyifli okumalar arkadaşlar

arada spoiler okumak ve küçük çekilişlerimize katılmak isterseniz face grubumuza beklerim hepinizi. ---> https://www.facebook.com/groups/sennurkasaromanlari

selam ve dua ile..


******


" Üzerine siyah örtü örtülmüş patates çuvalına benziyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




" Üzerine siyah örtü örtülmüş patates çuvalına benziyorum." Diye söyleniyordu Elif, altın yaldızlı işlemeleri olan siyah feracesini giyerken.

" Hayatım gayet iyisin. Neden takıyorsun bu kadar anlamıyorum seni." Mustafa vuslata son yirmi gün kala bu kilo muhabbetinden iyice sıkılmışa benziyordu.

" Ne bileyim, balon balığının şişmiş hali gibi hissediyorum kendimi. Sanki penguen gibi yürüyorum. Aslında çok da takmam böyle şeyleri ama ben bile kendimi anlamıyorum." Elif dudaklarını büzmüş düşünceli bir şekilde kısmıştı gözlerini. Eskiden kilosunu ya da görüntüsünü o kadar sıkıntı etmezdi genç kadın. Ama şimdi Mustafa vardı ve ona güzel görünmek istiyordu. Ve en çok da güzel olduğunu eşinden duymak için bu kadar zorluyordu şartları sanırım. Bunu duymaya ihtiyacı vardı çünkü artık yeni bir rakibinin gelmesine günler kalmıştı. Sonra Elif'in pabucu damlardan sarkacaktı büyük ihtimalle.

" Hayır, hayatım sen balon balığı değilsin tabi ki. Sen bir istiridyesin ve bir inci tanesi taşıyorsun bedeninde. Bu ne kadar büyük bir nimet, ne kadar kıymetli bir mücevher bir bilsen... İnan ben sana bakınca sadece bunu görüyorum. Sen de öyle bil." Dedi Mustafa anlayışlı bir ses tonuyla. Sonra güzel yetimini kollarına sarıp başını omzuna gömdü usulca.

" Evet, bir kabuğum sadece. Bu doğru olabilir. " diye söylenmeye devam ediyordu Elif o halde bile.

Mustafa genç kadının vücudundan ayırdı bedenini. Ve karısına yapmacık bir kızgınlıkla baktı önce. Sonra dudaklarını alayla kıvırdı. " evet, inci değerlidir ama istiridyenin içindeki sedef olmasa kum tanesinin o hale gelmesi mümkün olur muydu?  Sen Sedefin asıl kaynağısın hayatım. Sen benim kıymetlimsin. Yetmiyor mu sana cancağzım?" Mustafa çapkın göz kapaklarını oynattı yine. Elif pes etmişti, alacağını da almıştı artık.

" Kıymetliyim değil mi?" diye sordu genç kadın şımarık bir sevinçle.

" Şüphen mi var bundan acaba?" dedi Mustafa gözlerini devirerek. Sonra yetiminin gözlerinin içine baktı samimiyetle. Gözlerinin mavisi bir deniz olmuş kucaklıyordu yetiminin zeytin gözlerini. " Sen benim gözümün nuru, kalbimin ezberi, gönlümün huzuru, ruhumun bereketi, hayatımın anlamı; nefesimsin. Fikrimin ince gülüsün, kokusu ömrüme yayılan... Kalbimin atışlarındaki ahenksin.  Alfabemin ilk harfi, dualarımın son âminisin. Sen benim en kıymetlim, en sıcak yanım, bakmaya doyamadığım, dokunmaya kıyamadığımsın. Sen benim Medine'msin. Kalbim senden başka coğrafya tanımazken sorduğun soru olmadı be hayatım." Dedi Mustafa ve yetimine sıkıca sarıldı; sanki gurbete yolluyormuş gibi...

Elif'in Mim Durağı - Kitap Oldu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin