Bölüm 52 - Kalk Kudüse Gidelim Sevdiğim

13K 1K 103
                                    

selamun aleykum arkadaşlar

söz verdiğim gibi fazla gecikmeden gelmeye çalıştım. ama bölüm nasıl oldu vallahi bilmiyorum. biraz kafam karışıktı yine de sözümde durmaya çalıştım umarım keyifle okursunuz. ramazandan önce ya da ramazanın ilk haftasına da yb yetiştirmeye niyetim var inşaAllah bir aksilik olmazsa

kusurum varsa affola ..

keyifli okumalar...

selam ve dua ile kalın..

sizi seven yazarcık <3 <3

***********



       

Fatih neredeyse bir saattir üzerinde çalıştığı dosyadan başını kaldırdı ve içeri sessizce girmeye çalışan nişanlısına baktı şaşkınca. Yüzüne huzurlu bir tebessümün ışıltısı yayıldı aynı anda. Lacivert zemine mint yeşili tuniği ve onunla uyumlu mint yeşili şalı gözlerini olduğundan açık göstermiş ve kıskanılacak derecede güzel göstermiş ve yeşilin en güzel tonuna bürünmüştü. Yanakları sıcaktan alev kırmızısına dönmüş ve bu canlılık süt beyazı teninde tatlı bir şölen havası tadında kendisini göstermişti. Ve genç kız aynı anda hem güzel hem şirin bir surete bürünmüştü.

Esma deri koltuğa sessizce oturmaya çalışırken nişanlısının onu çoktan fark etmiş olduğunu anlayamamıştı. Kafasını kaldırdığında kendisini hayranca süzen o derin mavileri gördü. Ruhunun kanatlanıp süzüldüğü uçsuz bucaksız gökyüzü gibiydi mavilikleri. Bir anda oksijene fazlasıyla maruz kalmış gibi kalbi göğüs kafesini zorlamıştı genç kızın. Ruhu fatihin gözlerinin gözlerine kitlendiği o bakışlarda bulduğu gökyüzünde süzülüp yok olmak için diretiyordu. Ve bedeni bu istek karşısında gücünü yitiriyordu.

" Hoş geldin hayatım." Dedi Fatih genç kızın yerine oturduğuna kanaat ettiği sırada. Kırk yıllık hanımını karşılar gibi hitap etmişti genç kıza. Esma'nın ruhu uçtuğu semalardan bir anda bodoslama yaparak aşağı manevra yapmış ve bu hitap karşısında genç kızın zavallı kalbi daha fazla dayanamayacağını belli eder gibi durmaya meyletmişti. Hayatım.. Hayatımın geri kalanı..

" Hoş buldum." Diye karşılık verebildi kısaca, heyecandan kuru çöle dönen damağıyla.

" Bir şey içer misin?" diye sordu Fatih, genç kızın solan dudaklarını ve kırmızı bir elma gibi sırıtan yanaklarını görünce.

" Bir bardak çay güzel olurdu." Çay ne güzel bir içecekti öyle; kışın içince içini ısıtan yazın içince hararetini alan cennetten kopan ve dünyadaki insanlara hediye olarak gönderilmiş mucizevi bir sıvıydı belki de. Dışarının sıcağından sonra büronun klima ile serinlemiş havasında rahatlayan geç kız koltuğunda jöle kıvamında otururken Fatih'in kendisine sabitlediği bakışlarının yakıcı etkisini üzerinde hissetmişti.

" Ne oldu?" diye sordu gülümseyerek.

" Çok güzelsin." Diye karşılık verdi Fatih, ateşli bir hastanın sayıklaması gibiydi hali. Genç kızı dalgın bakışları ile hayranlıkla süzmeye devam ediyordu konuşurken bile.

Esma'nın sıcaktan elma kıvamına dönmüş yanakları odanın normal şartlarında henüz kendi rengine dönmeyi başaramamışken duyduğu sözlere karşı geliştirdiği hicap duygusu ile yine kırmızın en tatlı tonuna dönmeye başlamıştı hızla. Başını önüne eğip sanki duyulmamasını ister gibi " Sen de her zamanki gibi çok yakışıklısın." Dedi mırıldanır gibi içine kaçan bir sesle. Lacivert kareli takım elbisesi ve bir düğmesini açtığı beyaz gömleği ile karizmatik bir avukat olmuştu adam yine.

Elif'in Mim Durağı - Kitap Oldu Where stories live. Discover now