Bölüm 25 - Felsefi Uyuz

14.9K 1.2K 67
                                    

s.a.

yeni kapağımız nasıl olmuş? bben çok beğendim. Esra yıldız'a çok teşekkür ediyorum. ve bu bölümü teşekkür mahiyetinde ona ithaf etmek istiyorum. yeni hikayesi Ateş ve Duman'ı da merakla takip ettiğimi belirteyim bu arada görmeyen duymayan varsa bir göz atmalı bence .

bu bölüm biraz kısa oldu sanırım ama sonraki bölümde telafi edeceğim inşaAllah.

iyi okumalar..

selam ve dua ile..





................








"Şeytanın aklı kadar aşkı da olsaydı, bugünkü İblis durumuna düşmezdi." (Mevlana)

Betül'ün,  Elif'in sözünü bile tamamlamasına izin vermeden evlilik konusunu kapatmasının üzerinden neredeyse bir ay kadar geçmişti. Esma'nın vurulmasının üzerinden ise ancak bir hafta geçmişti. Öğretim yılı başlamış ve kızlar isteksizce derslerine girmek için okulun yolunu tutmuştu. Tabi Esma hariç, onun doktor raporu olduğu için ve daha hastaneden bile çıkmamış olduğundan ilk dönem okulu dondurmayı düşünüyordu.

Betül okulun geniş koridorunda duvara tünemiş insan öbeklerini yararak gireceği dersin sınıfını arıyordu. Öyle bir ders programı vermişlerdi ki okuldaki bütün dönem sınıflarının derslerine tek tek girmesi gerekmişti neredeyse. Mezun olana kadar almadığı dersleri tamamlaması için sıkıştırılmış bir program yapmışlardı genç kıza ve sonucu oldukça yorucu bir ders yoğunluğu olmuştu. Bir de İngilizce dersleri vardı hazırlık için aldığı, bu seneyi Bakırköy'de sonlandırmazsa iyiydi.

Usulca sınıfın kapısından girip süzülerek arka sıralara doğru geçti. Duvara yaklaşıp iyice sinerek bir kertenkele gibi duvarın dokusu ve rengiyle bütünleşmeye çalıştı, muvaffak olsaydı ondan mutlusu olmazdı hani. Keşke istediği zamanlarda görünmez olmak gibi bir yeteneği olsaydı, o yeteneği kullanmak için daha iyi bir zaman düşünemiyordu. Ama maalesef görünmez değildi. En azından derste çok göze batmasaydı bari.

Yusuf vakur adımlarla dersliğe girdi. Tatilin rehavetini üzerinden atamamış ve bütün gün aynı şeyleri anlatmaktan yorulmaya başlamıştı. Elinde tuttuğu külçe kadar ağır gelen deri çantasını bezgince kürsüye koyup sınıfa göz gezdirdi. Öğrencilerin onu fark edip sessizleşmesi ve yerine yerleşmesi için bir süre öylece bakıp onlara mühlet verdi. Arka sıralarda gördüğü ayrık otu gibi duran karartıyı daha net seçebilmek için gözünü kısarak dikkatlice baktı. Okulun en büyük amfi salonlarından birinde olmaları ne büyük talihsizlikti. Genç kız adamın baktığını fark etmiş ve bundan rahatsız olmuş gibi olduğu yerde iyice büzüşmüştü ve fizik kurallarını yok sayarak küçülmeye çalışıyordu kendince. Hah yakalandık işte! Yusuf'un yüzüne gevrek ve şeytani bir gülümseme yerleşti. Belli ki bu ders eğlenceli geçecekti.

" Benim adım Yusuf Çelik. Bu dönem felsefe dersini beraber işleyeceğiz arkadaşlar. Bu sene size Felsefe Tarihini ve İslam Felsefesini anlatmaya çalışacağım."

Sınıftakilerin çok fazla ilgisini çektiği söylenemezdi. Fakat konuşmasının devamında felsefenin kelime anlamı, çıkış nedeni ve Yunan Felsefesinin temellerini anlatmış ve Sokrates, Platon, Aristoteles ile ilgili ilgi çekici anekdotlarla dersi canlandırmıştı. Yusuf dersi anlatırken öğrenciler yavaş yavaş oturuşlarını dikleştirmiş ve dikkatlerini hocalarına vermeye başlamıştı. Bu durumu gören Yusuf daha da keyifleniyordu. Felsefe sıkıcı bir ders olabilirdi belki - o da tartışılır bir durumdu ama neyse - ama Yusuf bunu eğlenceli hale getirecek kadar iyi bir akademisyen ve aynı zamanda iyi bir hatipti. Sanki ders anlatan bir hoca değildi de savaş yıllarındaki tecrübelerini anlatan gazi bir dede gibi ilgiyi üzerine çekiyordu.

Elif'in Mim Durağı - Kitap Oldu Where stories live. Discover now