Bölüm 55 - Miras Haktır!

11.7K 1.1K 93
                                    

selamun aleykum arkadaşlar..

levent ve zehra'nın ilişkisine yavaştan giriş yaptık bakalım hayırlısı olsun...

keyifle okursunuz umarım..

bir sonraki bölümde Esma ve Fatih'imizin düğünün yapalım mı karma bir bölümle? ufak sürprizlerle? ne dersiniz?

selam ve dua ile kalın..

hayırlı ramazanlar...

****


       

Genç adam önündeki dosyaya bakarak " Peki bu mirası neden istemiyorsun?" diye sordu, karşısında her an saldırmaya hazır bir atmaca gibi oturan genç kıza hitaben. Gayet masum ve olağan bir soruydu bu aslında. En azından dava için.

" Bunun için sebep göstermeme gerek var mı? Sadece istemiyorum. O kadar. " dedi Zehra, soruyu geçiştirmek ister gibi bir hali vardı. Tedirgin olduğu sürekli ovuşturduğu ellerinden anlaşılabiliyordu. Normal zamandaki neşeli ve canlı hallerinden eser yoktu. Koca bir kaya gibi ağır ve vakur oturduğu yerde ciddiyetle cevap veriyordu, işine gelen sorulara(!).

" Mahkemede bir sebep soracaktır hâkim. Ben müvekkilim keyfi olarak ret ediyor dediğimde bunda bir art niyet arayabilirler. Bunun için lütfen bana sebebini anlat ki seni daha rahat savunabileyim. Şu durumda bana hiç yardımcı olmadığını söyleyebilirim." Levent sıkılgan bir şekilde devirdi bakışlarını. Bu kızla bir orta yol bulamamıştı. Arada Fatih olmasa çoktan devretmişti dosyayı. Fatih'in hatırı için...

" Demek ki o kadar da iyi bir avukat değilmişsin. Ben gideyim en iyisi." Dedi Zehra ve kalkmak için çantasını eline aldı hırsla.

" Neden böyle yapıyorsun? Hani artık özgürdün?" Levent'in sorusu ile mıh gibi yerinde kaldı genç kız. Genç adamın dakikalardır içinde tuttuğu bu soru şimdi atom bombası gibi düşmüştü Zehra'nın kalp şehrine ördüğü surların tepesine. Artık savunmasızdı.

" Çünkü ne zaman kanatlarımı açıp uçmaya yeltensem lanet olası ayaklarımdan tutup beni yere savuruyor!" diye bağırdı genç kız. Bağırdığının farkında bile değildi belki. Bu öfke belirtisi de içinde bastırmaya çalıştığı ağlama isteğinin dışa yansıyan kısmıydı. Deliliği de! Saçmalamaları da! Hepsi acısındandı...

" Senin en büyük engelin kendinsin bence. Sana ağırlık yapan ne varsa hepsi senin bırakmak istemediğin yükün. Nefretin, kinin ve kalbinde ne kadar negatiflik varsa onlar sana engel. Kimseyi suçlama bu konuda."

" Avukatımız şimdi de psikolog mu oldu." dedi Zehra dudaklarını büzerek. " Ne biliyorsun da kendinde bu kadar yorum yapma hakkı hissedebiliyorsun acaba? Sen ne anlarsın ki; el bebek gül bebek büyüyen paşazade torunu." Giderek öfkesi dilini köreltiyor ve kontrolünden çıkan cümlelere doğru savruluyordu alıyordu genç kız.

Levent elindeki kalemi masaya bırakıp daha anlayışlı olmayı denedi ve yumuşak bakışlarla genç kızın mavi gözlerine bakarak konuşmaya başladı. " Yaşadığın durumu anlayabilecek kadar çok şey gördüm hukuk hayatımda. Eğer anlatırsan anlayabilirim, inan bana." Dedi ve sonra " En azından anlamaya çalışırım. Merak etme aramızda kalacak. Avukat müvekkil gizliliği." Dedi genç kıza göz kırparak.

Bu adamda şeytan tüyü olmalıydı. Demek ki genç kızları da böyle yaparak baştan çıkarıyordu. Hakkını yememek lazım gayet iyi rol yaptığı kesindi. Gardını almış bir Zehra'nın ruhuna tesir etmek bu kadar kolay değildi gerçi. Ama yine de güneş görmüş buz kütlesi gibi ucundan yumuşamaya başlamıştı işte. Elinde değildi ki; bir yanı yükünden kurtulmak isterken bir yanı acısını iyice bastırmak istiyordu bağrına.

Elif'in Mim Durağı - Kitap Oldu حيث تعيش القصص. اكتشف الآن