Bölüm 67 - Fikrimin İnce Gülü

15.2K 1.1K 154
                                    

       

keyifle okuyacağınız bir bölüm olmuştur inşaAllah..

selam ve dua ile kalın...

çekiliş için katılım bu gece bitiyor ona göre :)

face grubumuza da gelin yaa üzmeyin beni bekletmeyin bu garibi :)


****



" Zehra tarlatanı getirir misin arka taraftan?" diye seslendi Betül, kuaför koktuğunda başını geriye atarak. Bir yandan da kuaför kıza makyaj istemediğini anlatmaya çalışıyordu nazikçe.

" Hep Zehra, Hep Zehra! Bugün bitmeyecek mi Allah'ım?" diye söyleniyordu Zehra dükkânın arka tarafındaki bölmeye doğru ayağını sürüyerek geçerken. Bu sırada kuaförün bekleme koltuklarından birine oturmuş olan Esma'nın da hafifçe omzuna çarparak " Sen de ayakaltından çekil kızım bak batıyorsun gözüme. Hamile kalacak zamanı buldun." Dedi öfkeyle. " Birinin kucağında bebek diğeri hamile ayılıp bayılır. Hep Zehra, Hep Zehra! Tabi yazıkım ben ya! Vurun Zehra'ya!" diye söylenmeye devam ediyordu. O günün en gergin insanı Zehra'ydı şüphesiz. Bitmiyordu düğünler, bitmiyordu!

Esma düğüne kadar ilk üç ayını atlatmış olmanın huzurunu yaşıyordu. Çünkü ilk ayları halsizlik ve bulantı içinde geçmişti kızcağızın. Fatih peşinde pervane olsa da pek bir işe yaramıyordu onun çırpınışları da. Deterjan kokusunda, parfüm kokusundan ya da kırk kilometre uzaktaki bir yemeğin kokusundan midesi bulanabiliyordu genç kadının. Burnundaki iyice hassaslaşan koku alma duyusu son zamanlarda biraz daha hafiflese de yine de birçok yiyecekten tiksinmeden edemiyordu. Fatih de sürekli yemek yemesi için baskı yapıyordu genç kadına. Bu sırada zaten üç ayda dört kilo alarak umut vadeden bir tombulluğa erişmişti Esma. Karnı bile küçük bir top gibi ben buradayım diyordu. Bu görüntü en çok Fatih'in hoşuna gidiyor gidip gelip Esma'nın karnını seviyordu evin içindeyken.

Betül'ün heyecandan eli ayağına dolanıyordu o gün. Yusuf'un en küçük ablası olan Ayşe gelinlerini yalnız bırakmıyor ihtiyaç anında yardım etmek için hazırda bekliyordu. Beş abla da Betül'ü bağrına basmış bir kardeş gibi benimsemişti. Düğün hazırlıklarında da her zaman arkalarında olup ellerinden geldiğince yardımcı olmuşlardı. Yusuf zaten kendi birikimleri ile bir ev almıştı. İçinde idare edebilecek kadar eşyası vardı. Evlenirken de kalan eksiklerini tamamladılar. Çok fazla abartmamışlarsa da modern ve şık bir ev döşemişlerdi. Bir odaları, duvarları kitaplıklarla kaplı çalışma odasıydı evlerinde. Salonlarında Yusuf'un aldığı takım yeni olduğu için ona dokunmamışlar bir yatak odası ve eksik beyaz eşyalarını tamamlamışlardı. Üç ay gibi kısa bir sürede düğün hazırlıklarını toparlamış ve sade bir nikâhla dünya evine girmeye karar vermişlerdi.

" Zehra feracemi getirir misin canım ya? Bugün çok yordum seni hakkını helal et bak." Dedi Betül biraz alaylı bir sesle. " Ama sen evlen ben de o gün öderim borcumu inşallah." Dedi bu sefer alay ettiği bariz belli oluyordu mimiklerinden.

Zehra gözlerini devirdi. " Ben sizin kadar meraklı değilim canım koca bulmaya. Size mutluluklar. Ben evde tek başıma kendi özgür saltanatımı yaşayacağım." Dedi. Homurdanarak arka tarafa geçip siyah üzerine yaldızlı işlemeleri olan feraceyi getirdi.

Kuaförde işi biten Betül feracesini giydi. Zaten makyaj yaptırmamış sadece başörtüsü için gelmişti. Hoş bunu kendisi de istememiş Yusuf'un ablaları ısrar etmişti. Biraz sonra telefonuna gelen mesaja bakan Betül " Hadi kızlar. Gelmişler. Dışarıda bekliyorlar." Dedi telaşla.

Sabahtan beri bir hengâme içinde sürüklenen genç kız şimdi heyecanlanmaya başlamıştı işte. Bu gelinliği üzerine giydiğinde bir garip hissetmeye başlamıştı zaten. Şimdi dışarıda Yusuf'unu görecekti. Yani damadını, müstakbel kocasını, kalbinin prensini...

Elif'in Mim Durağı - Kitap Oldu Where stories live. Discover now