Bölüm 13 - Nikah Masası

18.1K 1.2K 35
                                    




Nikâh dairesine ulaştıklarında Hakan Bey ve eşi Melek Hanın, oğulları Fatih, Sümeyye Abla ve eşi Hamza ön sırada bekliyorlardı. Arkalarında ise, Mustafa ve Elifi bu mutlu günlerinde yalnız bırakmak istemeyen yakın çevre arkadaşları vardı. Sayıları yüzü aşmış olan huzursuz bir grup oluşturmuşlardı. Ekim ayının serin ve aynı zamanda sıcak olan havasında, yağmur tehdidi altında, rüzgara karşı sabırları tükenmeye başlamışken gelin ve damadı görmekten memnun olmuşlar ve bu memnuniyeti alkışlarıyla belli etmişlerdi.

Fotoğraf çekiminden sonraki yol boyunca arabada kimseden ses çıkmamıştı. Hepsi kim bilir hangi düşüncelerle boğuşurken dünyadan kopmuştu? Mustafa anahtarı çevirip arabanın çalışan motorunu kapattıktan sonra kızlar kapıya yönelmişti ki, saliselik atik bir hareketle Elife yönelen Mustafa'nın sesiyle duraksadılar.

" Kızlar da arabadayken sana son defa sormak istiyorum. İçinde şüphe olmadan ve kendi rızanla benimle evlenmeyi kabul ediyor musun prenses?" Bazı kelimeleri bilerek daha vurgulu söylemişti. Yutkundu ve daha tedirgin, düşünceli bir sesle devam etti.

" Bu sorunun cevabından hala emin olamasam ve yaptığım bu çıkıştan ilerde pişman olma ihtimalimin yüksek olduğunu bilsem bile içinde herhangi bir şüphe varsa seni şuan evine geri götürebilirim ve hayatına kaldığın yerden devam edebilirsin. Önemli olan senin duygu ve düşüncelerin benim için. Bu senin köprüden önce son çıkışın ona göre." Beceriksizce gülümsedi, neden ağlamak gelmişti ki şimdi içinden böyle?

Elif bir süre gözlerini ayırmadan Mustafa'ya baktı. Tanıştıklarından beri ilk defa böyle uzun bir bakışını yakalamıştı Mustafa. Elif'in karalığına inat ışıl ışıl olan kömür gözlerinde hükmünü bekleyen mahkum misali kayboldu o an. Elif kısa bir süre sessiz kaldı, Mustafa için bir ömür gibi gelse de kısa bir andı bu.  Söylemeyi düşündüğü kelimeleri toparlamak ve cesaretinin kalbini teskin etmesi içindi bu süre.

" İçimde hiçbir şüphe olmadan ömrümü ömrünle tamamlamak, acılarını paylaşıp umutlarına ortak olmak istiyorum. Dünyalık hiçbir şeyi bu kadar istememiştim. Rabbim ikimizi de utandırmasın." Elif için söylenmesi cesaret isteyen cümlelerdi bunlar. Mustafa'nın sevgisi ve şefkati kalbinin mührünü öylesine eritmişti ki, şimdilik içeriye sızan ışık huzmeleri bile güç veriyordu Elifin kalbine.

Mustafa aldığı cevapla küçük çaplı bir kalp spazmı geçirdiğini sandı. Beklediği cevap bu değildi elbette ki. Son anda Elif'in vazgeçme ihtimali her zaman tetikte olduğu bir durumdu. İyimser ihtimalle ise çekinik, göz teması olmadan verilen mırın kırın sesleri arasında zar zor seçilebilen bir "evet" cevabıydı. Böyle iddialı cümleleri Elif'ten duymak en cesur hayallerine bile uğramamıştı henüz. İsyan edip gözlerinden süzülen ve saniyelik bir zaman diliminde çenesine kadar derin bir yol çizen gözyaşını kızlar görmeden bir çırpıda sildi, o yaşı bir tek Yesrib kokulu yetimi fark etmişti neyse ki.

" o zaman hayatımızın bu yeni dönemine adım atmak için vira bismillah diyelim. Rabbim utandırmasın prenses, Rabbim ayırmasın." Tıkanmıştı bir anda. Aldığı cevap bunu hak etmese de söylemek istedikleri boğazında takılıp kalbini tıkamıştı. Vaktini bekleyen cümleleri vardı onun da, caiz zamanlara sakladığı cümleleri..

Herkes derin bir nefes çekti ciğerlerine ve arabadan inmek için kapılarını açtılar.  Kızlar da mustafadan farklı değildi aslında, Eliften duymayı bekledikleri karşılık bu değildi. Aynı anda sevinip aynı anda hüzüne boğulmanın şokunu yaşıyorlardı.

Betül arabadan iner inmez Elifin kapısına geldi ve ona destek olarak dışarı çıkmasını sağladı. Elif önde kızlar arkada Mustafa da bir metre ötelerinde kalabalığa doğru ilerlemeye başladılar. Tahammül sınırlarının son noktasına yaklaşmış olan kalabalık grubun gelin ve damadı görünce rehavetten alkış tutması üzerine Elifin heyecanı kulaklarından taşmaya yeltenmiş bir nükleer bomba misali içini yakmaya başlamıştı. Fotoğraf çekimi sırasında çıkardığı ve Mustafa'nın " kendini benden saklama" cümleleri üzerine bir daha örtmediği siyah örtünün altında olmamak da kendisini çıplak hissettiriyor, utancından gözlerini yerden ayıramıyordu. Her adım atışlarında başlarından aşağı atılan konfetiler, renkli gül yaprakları ve minik şekerlerle birlikte evlendirme dairesinin içine girdiler. İçeri girdiklerinde, kız ve erkek olarak gruplara ayrılan misafirlerinin yanına gitmek için ayrıldılar. Nikah için sıraları gelene kadar Mustafa erkek misafirler Elif bayan misafirler ile ilgilendi, te briklerini kabul etti.

Elif'in Mim Durağı - Kitap Oldu Where stories live. Discover now