1 - " Yeni Bir Başlangıç "

67.3K 1.8K 275
                                    

Yaz ayının sonlarına doğru yaklaşırken burada yaz ayının aslında bitmeyeceğini biliyordum. İzmir ne zaman gerçek bir soğuğu yaşadı ki zaten. Başımı kaldırıp gökyüzüne bakarken gözlerimi kısmak zorunda kalmıştım. Güneş tüm ihtişamıyla tepemdeydi çünkü. Derin bir nefes alıp işime odaklandım. Bugün haddinden fazla sıcaktı sanki.

"Ada ! Mutfağa gelir misin ?"

Masayı silmeyi bırakıp elimdeki şu her evde olan sarı bezle birlikte içeriye geçtim. Akşam saatleri yaklaştığı için müşteriler artmaya başlamıştı.

Mutfağa girdiğimde İrem kendi kendine söyleniyordu.

"Bir gitti hala gelemedi. Of of."

Gülerek yanına yaklaştım. "Kime söyleniyorsun böyle."

Beni beklemediği için yerinde sıçradı. Eli göğsüne giderken bana bakıp derin bir nefes aldı.

"Ada ödümü kopardın. Öyle sessiz sessiz gelinir mi ?"

"Ben sessiz gelmedim ki. Sen fazla dalgındın. Söylenmekle meşguldün."

Hatırlattığım için gözleri öfkeyle parladı. "Hala gelemedi. Müşteriler artmaya başladı. Şu içecekleri 11 numaraya götürür müsün ?"

Gözleriyle işaret ettiği yere giderken o ise işine geri döndü. Bu sırada Oğuz soluk soluğa içeri girdi. İrem'in öfkeli bakışları hemen Oğuz'a döndü.

"Nerede kaldın sen !?"

Oğuz eliyle bir dakika işareti yaparak kendine bir bardak su koydu. İçerken gözleri İrem'deydi. Onların tartışmalarını hep gülümseyerek izlerdim. Galiba bu hep böyle sürecekti. Onlar benim en değerli şeylerimdi. Bu yıl liseden mezun olup artık sınıf arkadaşı olamasak da bizim sağlam bir dostluğumuz vardı. Bu dostluk da bizi üçümüzün de aynı şehirde üniversite tercih etmesine kadar götürmüştü. Üçümüz de İstanbul'daki üniversiteleri yazmıştık. Oğuz'un nerede okuyacağı belliydi.

Özel Çağan Üniversitesi.

Her ne kadar umudum olmasa da Oğuz benim de orayı burslu kazanabileceğimi düşünüyordu. Tamam Özel Çağrı Koleji'nde burslu okumuştum ama bu o kolejin üniversitesini burslu kazanacağım anlamına gelmiyordu. Oğuz şanslıydı. Ailesinin durumu çok iyiydi ve şimdiden kayıt belgelerini topluyordu. Aynı şey ben ve İrem için geçerli değildi maalesef. Biz burslu kesimdik. Benim puanım yüksek olsa da İrem heyecan yaptığı için sınavı kötü geçmişti ve puanı bahsettiğim üniversiteyi burslu kazanmaya yetmeyecekti. En azından İstanbul'daki diğer üniversiteleri kazanabilirdi.

"Dur bir kızım ya. Sonra azarlarsın. Müşteriler epey artmış. Onlara bakmaya gidiyorum ben."

"Kaç sen kaç" diye İrem söylenirken Oğuz onu umursamadan içeri geçti. Ben de elimdeki tepsiyle arkasından çıktım. Hafta içi gündüz üçümüz bakıyorduk kafeye. 6'dan sonra ise biz evlere giderken diğer grup geliyordu. O grup akşam saatleri daha kalabalık olduğu için 5 kişiydi. Kafe de küçük olduğu, sadece balkon , iç kısım ve kapı önü olduğu için pek yoğun olmuyordu.

Elimdeki içeceklerle içeri girdiğimde ezbere bildiğim 11 numaraya doğru ilerledim. Masaya göz atmamla kaşlarımın çatılması ve gerilmem bir oldu.

O gördüğün arkadaşlarıyla birlikte oturan Emir miydi?

Emir şu her zengin okulunda olan tiki tiplerdendi. Bizim kolejin de tikisi Emir'di. Okulda saçma sapan zenginler ve burslular ayrımını başlatanlardan biri olduğunu düşündüm hep. İrem ve benim gibi bir çok burslu vardı ve herkes Emir ve Emir gibilerin dalga ve uğraşlarına maruz kalırdı. İrem ve ben de bu dalga ve uğraştan nasibimizi almıştık. İrem bana göre daha duygusaldı ve genelde sessiz kalıp ağlardı. Ben ise haksızlığa gelemezdim. Ağlamak ve susmak yerine kavga ederdim. Bir çok kez soluğu müdürün odasında almıştım ama Oğuz sayesinde disiplin cezası almadan kurtulurdum. Bildiğim kadarıyla okulun sahibiyle Oğuz'un babası arkadaştı.

DENİZ KIZI  Where stories live. Discover now